Eski saatlerin ruhu üzerine

Tanbûrî Cemil Bey


Bir vakitler eski saatlerin ruhunu müzikte aradım.

Günün birinde Tanbûrî Cemil Bey'in
ruha zenginlik,
akla sükunet,
kalbe feraset katan
Ferahfezâ Saz Semâîsi
ile karşılaştım.

Nice zamandır bu muazzam eseri dinlemeye doyamadım.

Varın siz de doymayın, dinleyin, âh edin.

Mekanik saat ve musiki dostlarına gönülden bir selâm olsun:



Şairin mekanik saati

Ahmed Eflaki Dede mahsülü masa saati, 1839

Mekanik saat, evvela şiire benzer; bir zanaat olarak el, emek ve sabır sanatıdır. 

Mekanik saat, sonra yine şiire benzer; akıl, yaratıcı düşünce ve düşlerin eseridir. 

Ahmed Eflaki Dede bir şairdir, saati tamir eden Şule Gürbüz de öyle. 

Zamanı kim anlatabilecek?



Dünyaya soldan bakanlar için bir kol saati.

Azimuth

Automatique

Saat kaç?

10'u 10 geçiyor.

Zamanı bize kim anlatabilecek?

Saatler güneşi ve bizi izleyen mekanik meleklerdir.

Saatler, ellerimizin hep sevmeye, dinlemeye, öğrenmeye teşne olduğunu anlatır.

Öyleyse, şimdi sol elimizin parmakları bir şiirin üzerinde gezinsin:

GÜNEŞİN IŞIĞI
 
her şey güneşi seviyor
hattâ denizler bile
denizlerde nefes alan sen bile
               ve biz
güneşi değil ışığını seven insanlarız

güneş içime vuruyor

güneşin ışığı var
güneş yok
güneşin ışığını kim anlatabilecek

pazar pazar gezmek
dağ dağ dolaşmak
ve ormanlarda kalmak

güneşin ışığını anlatacak olanı arayorum

güneş içime vuruyor

                                Asaf Hâlet Çelebi
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...