Kol saatlerinin tarihçesi

Patek Philippe

Kullanım yerine göre cep, duvar, kol, masa, kule saati, çalışma ilkesine göre de güneş, kum ve su saati ile mekanik elektrikli, otomatik saat ya da atom saati biçiminde sınıflandırılabilir.

İnsanoğlunun zamanı öğrenmek için kullandığı ilk araç İÖ 3500’lerde geliştirilen Gnomon’dur. İÖ 15. yüzyılda güneş saati, su saati, kum saati gibi daha duyarlı saat türleri geliştirildi.

İlk mekanik saatlerin , çanların zamanında çalınabilmesini sağlamak amacıyla kiliselerde kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Günümüzde kule saatlerine benzeyen ilk saat 1335’te Milano’da yapıldı. Bugün de varlığını sürdüren en eski kule saati ise 1386’da İngiltere’deki Salisbury Katedrali’ne yerleştirilen saattir.

14. yüzyılın sonlarına doğru duvar saatleri ortaya çıktı.

1511’de ilk cep saatini yapan kişi, çilingir olan Alman zanaatçısı Peter Henlein’dir. Saatteki ağırlıkları bir zenberekle değiştirerek bu aleti taşınabilir hale soktu.

Balans yaylı ilk cep saatini 1650’lerin sonlarında Robert Hooke yaptı.

Spiral balans yaylı ilk cep saatini Christian Huygens’in geliştirdiği kabul edilir.

1670’de İngiliz saat yapımcısı William Clement sarkaçların boyunu uzatarak, saniyelerin de sayılabilmesini olanaklı duruma getirdi.

1840’da yapılan ilk pilli duvar saatinde yay ve sarkaç da bulunuyordu. Bu saatte kadranların çalışması elektrik akımı ile sağlanıyordu. Gerçek anlamda pille çalışan ilk duvar saati ise 1906’da yapıldı.

Başlangıçta sadece kadınların kullandığı kol saatleri I. Dünya Savaşı sırasında erkekler arasında da yaygınlaşmıştır.

1868’ de ilk kol saati yapıldı. Bu gelişmiş yeni tarzdaki saat, İsviçreli saat üreticisi Patek Phillipe tarafından üretildi.

Yukarıda görülen bu saat, Patek Philippe tarafından kadınlar için modern anlayışla üretilen ilk İsviçre kol saatidir. Bu saat 13 Kasım 1876 tarihinde Macaristan'da Countess KOSCOWICZ'e satıldı.

ilk saatim, ikinci saatim


İlk saatimi çocukluğumun karanlığında kaybettim. Sünnet töreninde hediye edilmişti. Akrep ve yelkovanın çok zarif ve ince olduğunu hatırlıyorum ama markasini ve modelini hiç hatırlamıyorum. Bulanık bir hatıra oldu.

İkinci saatimle ilgili olarak ilk hatırladığım çok büyük olduğuydu. Bu saati dedem babama hediye etmişti. Ben de babamdan istedim. Sınıfta alay konusu oluyordu bu büyük ve ağır saat. "Nasıl taşıyorsun o saati?" en çok sorulan soruydu. Biraz canım sıkılırdı. Bu saatin arka kapağı kabartmalıydı onlara bakardım hayranlıkla. Ama saate iyi de bakmadım, çok hor kullandım ve günün birinde artık kullanılamaz hale gelince bir kenara bıraktım. Şimdi büyük saat kullanmak moda oldu. Vitrinlerde hep büyük saatler var, dergilerde, eşin dostun kolunda hep çapı büyük saatler var. Zamanla beğeniler değişiyor demek.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...