Selçuk Demirel'in uçup giden akrebi yelkovanı

Pazar günü maalie sabah sekiz buçukta oy kullandık. Günün ilerleyen saatlerinde heyecanlı ve biraz da sıkıntılı bir gün yaşadığımı düşünürken, Milliyet gazetesinin Pazar ekinin birinci sayfasında Selçuk Demirel'in çizimini gördüm. Böyle bir günde bu tarz bir şey beklemediğimden dolayı mıdır artık bilmiyorum bütün sıkıntımı alan bir çizim gördüm, Selçuk Demirel'in böyle soğukkanlı, ilk bakışta gözü yormadan, sizi ısırmayan çizimleri vardır, senelerdir bu çizimlere bakmaktan büyük bir haz almışımdır, arada bir elime Le Monde geçtiği vakit de bakarım hemen var mı çizimi diye. Bu çizim Demirel'in çoğu eserindede olduğu gibi mesajını hemen gösteriyor ama etkisini neden sonra anlıyorsunuz. Hayat üzerine, yaşlanmak üzerine, zamanın kadınlar, erkekler ve çocuklar üzerindeki etkisini düşünmmek gündemden uzaklaştırdı zihnimi.



Bu güzel çizgileri blogda kullanma izni verdiği için de kendisine teşekkür ederim.

KÜRESEL MALİ KRİZE ROMAIN JEROME YORUMU



Basolworld fuarında tanıtılan saatlerden bir tanesi çok ilginçti, kadranında Yen, Euro, Pound, Dolar olan bu saatin hedef kitlesinde milyonlarca dolar primi afiyetle yiyip yutan becerikli CEO'lar ve yaşanan küresel mali krizde parmak izleri olan diğer üst düzey yöneticiler olmalı diye düşünmemek elde değil.



Fuarın ilk günü (26 Mart) Reuters muhabiri arkadaşlara çiğ altın renkli kadranı olan bir model gösterilmiş.

İYİ KÖTÜ VE ÇİRKİN: BASELWORLD 2009

Baselworld fuarı giderek saatleri bir kenarda bırakarak kuyumculuk şölenine dönüşüyor ve fuarın daha ilk gününde, Patek Philippe'in yüz kızartıcı ölçüde rüküş olan fuardaki en pahalı saatı, 10 milyon İsviçre Frangına (15 milyon TL gibi bir rakam) ismi açıklanmayan bir Arap şeyhine satılmış.

İsviçre saat endüstrisi zaten Çin ve Arap zevksizliğinin aynası durumunda, zaten Çin'de saate kültür olarak değil, süs ve pahalı bir oyuncak olarak bakıldığı biliniyor. Giderek daha gösterişli daha süslü saatlar üretiliyor artık. Hele 250 yılı devirmiş bir şirketin elmaslardan pırlantalardan görünmeyen saatler üretmesi çok hazin bir durum aslında. Ama bu işin görünen yüzü, sadelik hiç ilgi çekmez zaten, bu nedenle gazeteler pek sevilen "en pahalı saat" klişesini kullanmaya devam edecekler, parayı veren Arap ve Çin diyarlarına ise pembe altınlı, elmas taşlarla bezeli çirkin saatler gidecek, gelenek böyle.

Gören gözlere ise ince zevklerin, ustalığın, ağır işçiliğin görülebildiği ürünlere bakmak daha doğru gibi geliyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...