Baselworld fuarı giderek saatleri bir kenarda bırakarak kuyumculuk şölenine dönüşüyor ve fuarın daha ilk gününde, Patek Philippe'in yüz kızartıcı ölçüde rüküş olan fuardaki en pahalı saatı, 10 milyon İsviçre Frangına (15 milyon TL gibi bir rakam) ismi açıklanmayan bir Arap şeyhine satılmış.
İsviçre saat endüstrisi zaten Çin ve Arap zevksizliğinin aynası durumunda, zaten Çin'de saate kültür olarak değil, süs ve pahalı bir oyuncak olarak bakıldığı biliniyor. Giderek daha gösterişli daha süslü saatlar üretiliyor artık. Hele 250 yılı devirmiş bir şirketin elmaslardan pırlantalardan görünmeyen saatler üretmesi çok hazin bir durum aslında. Ama bu işin görünen yüzü, sadelik hiç ilgi çekmez zaten, bu nedenle gazeteler pek sevilen "en pahalı saat" klişesini kullanmaya devam edecekler, parayı veren Arap ve Çin diyarlarına ise pembe altınlı, elmas taşlarla bezeli çirkin saatler gidecek, gelenek böyle.
Gören gözlere ise ince zevklerin, ustalığın, ağır işçiliğin görülebildiği ürünlere bakmak daha doğru gibi geliyor.
NESNELER İMPARATORLUĞU: AUTOHAND
Okumaya doyamadığım bir bloga takıldım şu sıralar: Adı Autohand. Autohand, zihni, dimağı bir Breguet misali çalışan Isabelle'in (Hande Koçak) hazırladığı, yarattığı ve edebiyat ile saat arasında köprüler çatıp, kuleler inşa ettiği yazılarıyla okuyanları yeni okumalar yapmaya, yeni dünyaları keşfetmeye doğru heyecanlandırıyor:
En sevdiğim yazılar:
- Modern Saat & Romancı
- Masa Saati & Romancı
- Sarkaçlı Büyük Saat & Romancı
- Absürd Gerçek Saat & Romancı
- Kule Saati & Romancı
- Gemi Saati & Romancı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)