Kış saati kördüğümü ile Meistersinger güzelliği

Meistersinger, Westminster Abbey, sınırlı üretim.

Kaç gündür, Meistersinger'in 2013'te, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in tahta çıkmasının 60. yılı hürmetine londra'daki Westminster Abbey saat kulesinin kadranından ilham alarak ürettiği sınırlı sayıdaki (60 adet) kol saatlerine ilişkin bir şeyler yazmak istiyordum. Öyle uzun boylu bir yazı düşünmüyordum, bir saat kulesine ait kadranın kol saatine taşınmasının güzelliğini anlatmak istiyordum sadece. Bu "taşınma" meselesi bana hep çok ilginç gelmiştir. Ayasofya'ya ait bir detayın yüzyıllar sonra yapılmış bir camide görmenin güzelliğine benzer bir duygu bu.

Lakin, şaşkın yöneticilerimizin aldığı bir kararla kış saati uygulamasına geçişimizin 2 hafta ertelenmesi nedeniyle, ne yazacağımı bilemedim, Westminster Abbey ile Meistersinger'i  unutup bir şarkı mırıldanmaya başladım. Şimdi masadaki telefon ve bilgisayar 16:44'ü gösterirken, kol saatim 17.44'ü gösteriyor. Dünden beri ülkemizde çeşitli sorunlar yaşanıyor.

Şarkıya gelince: Kördüğüm isimli şarkıyı bilirsiniz. Sözlerini hat koleksiyoncusu, dergi ve ansiklopedi yayıncılarının üstadı sayılan Şevket Rado'nun yazdığı 1969 doğumlu şarkıyı Hümeyra seslendirmiş ilk olarak. Şarkının sözleri şöyle:

"Öyle uzak ki yerim uzakları aşıyor
Bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor
Ya herşeyim ya hiçim sorma dünyam ne biçim
Bir kördüğüm ki içim çözdükçe dolaşıyor"


Ne yazık ki memleketimizin insanlık ve saat ayarları bu şarkının ilk çıktığı yıllardan beri daha bir bozuldu, daha bir çıkmaz sokaklara döndü, işte bu yüzden bütün özlediklerimiz bizden ayrı yaşıyor, huzura ermek için sorunları çözmeye çalıştıkça daha bir karışıyor.

En iyisi bir saatin yüzüne bakmak galiba. 

Westminster Abbey saat kulesi, Londra. Photo by Suzanne Plunkett (Reuters)

Justin Trudeau ve saati

Justin Trudeau, photo/foto: Sean Kilpatrick / Canadian Press via AP

Kendini feminist olarak tanımlayan, mühendis, öğretmen ve profesyonel boksör olan 43 yaşındaki Justin Trudeau, 19 Ekim 2015'te bence dünyanın en güzel bayraklarından birine sahip olan bir ülkenin, Kanada'nın yeni başbakanı oldu. 

Justin Trudeau, gökten zembille inmiş bir başbakan değil, bu konuda bir aile geleneği var aslında. Babası Pierre Trudeau, 1968-1984 senelerinde başbakanlık yapmış ve "Imagine" şarkısıyla muhafazakar zihniyeti kızdıran müzisyen John Lennon'ın hayranlığını kazanmış bir siyasetçi. Annesi Margaret Joan Sinclair de fotoğrafçı, oyuncu ve yazar.

Ben de geçen hafta gazetelerde bol bol fotoğrafı çıkan ve büyük ilgi gören bu siyasetçinin kolundaki saati merak ettim. Bulduğum en yüksek çözünürlüğe sahip yukarıdaki fotoğrafa bakıldığında başbakan hazretlerinin diğer siyasetçilerin aksine sıra dışı bir saat taktığı görülüyor: IWC Portugueser Regulateur.


IWC Portugueser Regulateur
Bu tür bir saate sahip olması Justin Trudeau'nun nasıl bir insan olduğunu da gösteriyor. Herkes gibi düşünmeyen, neşeli, farklılığa önem veren ve destekleyen bir kişiliği var. 

(Bu sabah gazeteleri okurken "Dünyayı titreten 3 proje ile yolumuza devam ediyoruz" diyen bir başbakan vardı, bu projelerden hiç haberi olmayan ve titremeyen Kanadalıları kıskandım nedense.) 

Lorenzo Burchiellaro

Bronz masa saati, 1960'lar, Lorenzo Burchiellaro


Bir saat dergisi için Doğu ve Batı saatleri arasındaki farkları, iki ayrı usta üzerinden anlatan bir yazı yazarken nasıl oldu bilmiyorum 82 yaşındaki Lorenzo Burchiellaro ile tanıştım.

1933 doğumlu Lorenzo Burchiellaro'nun bronz saat heykelleri ya da heykel saatlerini  görünce hem şaşırdım hem sevindim. Sanat tarihinde böyle çalışmaları çok nadir görüyorum, Lorenzo Burchiellaro gibi sanatçıların işleri pek rağbet görmüyor, eserleri de ortalarda pek görünmüyor. Genellikle sanatçılar görsel hazzın dışında bir işlevi olmayan, zamanla doğrudan bağlantı kurmayan heykeller, saat yapımıyla uğraşanlar da sanata uzak bakan saatler yapar.

Gerçi sanata gönül vermeyen saat yapımcılarını çok da hırpalamak istemem, onlar bir yerde işlerine fazlaca yoğunlaşmaktan bazı incelikleri gözden kaçırmış olabilirler. Çoğunluğun zevklerine seslenen seri üretim çalışmaları bir yana bırakırsak, bilimsel gelişmelerle birlikte yürüyen saatlerin bir yüzü tasarım nedeniyle ister istemez sanata ve zanaate dönüktür. Heykel sanatçıları ise zamana ilişkin muhakkak bir fikirleri olan insanlardır ama saatlerin malzeme ve işçilik açısından sanata, özellikle heykel sanatına ne kadar yakın olduğunu görmezden geldiler, geliyorlar.

Lorenzo Burchiellaro Figural Table Clock Sculpture, Italy 1960s

Sarı ve Zamansız

Jaeger-LeCoultre True Second mekanizması ve Gyrolab denge yayı

Lale Müldür'ün şiiri 'Sarı ve Zamansız Balad'ı okuduktan sonra böyle bir mekanizma ile karşılaşınca ister istemez mekanik saatlerin işleyişini, insanların kendi hayatlarındaki mekanizmaları ve zamanbilim'in şiirle bağını düşündüm:

Sarı ve Zamansız Balad

 

Sen yolun aydınlık tarafından
gideceksin
Ben gölge


Sen Van Morrison dinleyeceksin
Ben Peter Paul & Mary


Sen Madrid'e gitmek isteyeceksin
Ben Barselona


Sen ağaçları budayacaksın
Ben çayı


sen yağmur yağınca içeri
gireceksin
Ben kapıları


Sen yelpaze gibi açılan yaprakları
seveceksin
Ben kirazları


Sen köpekleri şımartacaksın
Ben kedileri


(Ben bir jet uçağında gideceğim
Ne zaman döneceğimi bilmeyeceğim)


Sen Ferrari'li beyefendi olacaksın
Ben karanlık bir münzevi
ta ki iyileşene kadar
ta ki iyileşene kadar


Sen bir ardıç kuşu olacaksın
Ben su


(Ben bir jet uçağında gideceğim
Ne zaman döneceğim bilmeyeceğim)


Yaşadığım hiçbir şey önemli olmayacak
yüzüğümü yeniden takana kadar
yüzüğümü yeniden takana kadar


ben aşkı mineraller, bitkiler
ve melekler olarak düşüneceğim
sen kozmik bir metin


sen Kanun eşliğinde vizyoner
resitalleri vereceksin
ben un çorbası ya da
kemanımla bir ses


sarı & zamansız
sarı & zamansız
sarı & zamansız balad


sen "kaderini uzayda ara"
ben karnabaharlara bakacağım



Lale Müldür
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...