Türk edebiyatında saat

Beşir Ayvazoğlu'nun 9 Nisan Perşembe günü yayımlanan "Saatler, saatçiler ve saat meraklıları" yazısından bir bölüm:

(...)
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın romanlarında saatler, başlı başına bir araştırma konusudur. Abdülhak Şinasi Hisar'da da öyle... Fahim Bey ve Biz'de Fahim Bey'in karısı Saffet Hanım'ın saatlerle kurduğu ilişki, eski iç hayatımızın bir tarafına ışık tutar. Sinirli olduğu günlerde, büyük duvar saatlerinin işlerken çıkardıkları sesleri, hülyalarının tatlı birtakım vaadlerle mırıldanışları gibi değil, beynine vurulan çekiç ve tokmak sesleri gibi duyan hanımefendi, "başka günler ayar edip kurmaya o kadar itina ettiği bütün saatlerini, o sofadaki kuyruklu saati, o duvarda asılı çalar saatleri, o aynanın önündeki münebbihli saati ve hatta çok kere hırkasının üst mendil cebinde duran mineli, kıymetli hususi saatini, güya onlara bir ceza vermek ve onlardan intikam almak ister gibi kurmaz, onları durmuş oldukları meyus bir saniyede bırakırmış." Açıkçası, "Saffet Hanım'ın neşesinin yerinde olup olmadığı bu kâh sallanarak safalı seslerle işleyen, kâh somurtarak sükûtla duran saatlerden belli olurmuş."

Saatlerle fazlaca ilgili yazarlardan biri olan Refik Halit Karay'ın da, İstanbul'un Bir Yüzü adlı romanında, Tanpınar'ın Mahur Beste'deki Behçet Bey'i gibi saat meraklısı bir Paşa'sı vardır. Hiç çıkmadığı odasında duvarlar, masalar, sigara sehpaları saatlerle doludur; her biri ayrı bir sesle işleyen bu saatlerden sinirleri uyuşturan garip çıtırtı ve tıkırtılar yayılır; fakat saat başlarında guguklusu, çalgılısı, barometrelisi, çeşmelisi, şimendiferlisi hep birden çalmağa, çınlamağa başlarlar. "Üsküdar'a giderken" türküsünü söyleyen, zeybek havası çalan saatleri bile vardır. Adeta bütün sinirleri alınmış bir adam olan Paşa, başka birini korkuyla yerinden fırlatacak bu gürültüyü duymaz bile.

Refik Halit'in bir kitabına adını veren "Guguklu Saat" denemesi de çok hoştur. Bir kış günü, zengin birinin davetine katılan yazar, sıcacık salondaki duvarda asılı antika guguklu saatin yuvasından ikide bir fırlayıp davetlilerin palavralarıyla "guguk" diye alay eden acayip kuşu anlatır. Sonunda, otuz yıldan beri otuz yaşını bir türlü geçemeyen bir hanım, otuzuna yeni bastığını söyleyince sabrı taşan saatin zembereği boşanır ve yuvasından fırlayan kuş hiç susmadan "guguk"lamaya başlar.

(...)

Zaman, 9 Nisan 2009, Perşembe, sayfa 13.

KARI VOUTILAINEN







Finlandiya'da 1962 yılında doğan Kari Voutilainen ülkesinde Tapiola Saatçilik Okulu'ndaki eğitimi tamamladıktan sonra adet olduğu üzere yolu İsviçre'ye uzandı. Hassas ve nadir bulunan kıymetli saatlerin tamirinde uzmanlaştı ve bu konuda eğitim verecek düzeye geldi. 2002 yılında İsviçre'de bağımsız saatçi olmayı seçerek kendi atölyesini kurdu ve diğer bağımsız saatçilere örnek oldu.

Yaşayan en önemli saat ustalarından biri olan Kari Voutilainen yüzyılların geleneksel saat birikimini takdir eden, günümüzün tekdüze saat yapımı anlayışından bir hayli farklı saatler üretiyor.

Selçuk Demirel'in uçup giden akrebi yelkovanı

Pazar günü maalie sabah sekiz buçukta oy kullandık. Günün ilerleyen saatlerinde heyecanlı ve biraz da sıkıntılı bir gün yaşadığımı düşünürken, Milliyet gazetesinin Pazar ekinin birinci sayfasında Selçuk Demirel'in çizimini gördüm. Böyle bir günde bu tarz bir şey beklemediğimden dolayı mıdır artık bilmiyorum bütün sıkıntımı alan bir çizim gördüm, Selçuk Demirel'in böyle soğukkanlı, ilk bakışta gözü yormadan, sizi ısırmayan çizimleri vardır, senelerdir bu çizimlere bakmaktan büyük bir haz almışımdır, arada bir elime Le Monde geçtiği vakit de bakarım hemen var mı çizimi diye. Bu çizim Demirel'in çoğu eserindede olduğu gibi mesajını hemen gösteriyor ama etkisini neden sonra anlıyorsunuz. Hayat üzerine, yaşlanmak üzerine, zamanın kadınlar, erkekler ve çocuklar üzerindeki etkisini düşünmmek gündemden uzaklaştırdı zihnimi.



Bu güzel çizgileri blogda kullanma izni verdiği için de kendisine teşekkür ederim.

KÜRESEL MALİ KRİZE ROMAIN JEROME YORUMU



Basolworld fuarında tanıtılan saatlerden bir tanesi çok ilginçti, kadranında Yen, Euro, Pound, Dolar olan bu saatin hedef kitlesinde milyonlarca dolar primi afiyetle yiyip yutan becerikli CEO'lar ve yaşanan küresel mali krizde parmak izleri olan diğer üst düzey yöneticiler olmalı diye düşünmemek elde değil.



Fuarın ilk günü (26 Mart) Reuters muhabiri arkadaşlara çiğ altın renkli kadranı olan bir model gösterilmiş.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...