ilk saatim, ikinci saatim


İlk saatimi çocukluğumun karanlığında kaybettim. Sünnet töreninde hediye edilmişti. Akrep ve yelkovanın çok zarif ve ince olduğunu hatırlıyorum ama markasini ve modelini hiç hatırlamıyorum. Bulanık bir hatıra oldu.

İkinci saatimle ilgili olarak ilk hatırladığım çok büyük olduğuydu. Bu saati dedem babama hediye etmişti. Ben de babamdan istedim. Sınıfta alay konusu oluyordu bu büyük ve ağır saat. "Nasıl taşıyorsun o saati?" en çok sorulan soruydu. Biraz canım sıkılırdı. Bu saatin arka kapağı kabartmalıydı onlara bakardım hayranlıkla. Ama saate iyi de bakmadım, çok hor kullandım ve günün birinde artık kullanılamaz hale gelince bir kenara bıraktım. Şimdi büyük saat kullanmak moda oldu. Vitrinlerde hep büyük saatler var, dergilerde, eşin dostun kolunda hep çapı büyük saatler var. Zamanla beğeniler değişiyor demek.

1 yorum:

  1. ilk saatimi ben de hiç unutmuyorum. İlkokul 1. sınıftaydım. Mekanik bir saatti. Ailemin bana özene bezene aldığı, değerli bir saat... Ve ben o saati takmakta inat eder, oyun oynamaya giderken bile takardım. Nitekim birgün olan oldu ve o değerli saati kaybettim. Tabi ne kadar üzüldüğümün yediğim azarın yanında bir anlamı da kalmamıştı :) Cezam ağırdı, bir daha bana değerli bir saat almayacaklardı ve almadılar da. Unutulacak gibi bir anı değil sanırım :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...