Yani
Yalnızca huzurlu saatleri sayarım.Işıkla yıkanan bir güneş saatinin yüzeyinde yazan bu cümleyi zihnimizin bir kenarına yazalım. Hayatımız Turgut uyar'ın o güzel şiirinde (Geyikli gece) olduğu gibi artık, nicedir böyle zaten.
Saatlerin ruhunu ele geçirip günü hırpalayan, sabahın, akşamın, gecenin canını yakan, her zaman daha hırslı, gün geçtikçe daha saldırgan bir zaman dizinine ihtiyaç duyan korkutucu 'gelişmiş' uygarlığa karşıt bir söz, horas non numero nisi serenas.
Çünkü, horas non numero nisi serenas, zamanın daha yavaş aktığı, gün ışığının daha çok farkına varıldığı ve yıldızların görülebildiği bir zamana işaret eden bir cümle.
Gündemi bir kenara bırakıp, daha geniş zamanlara yelken açmanın vaktinin geldiğini duyuruyor.
Gündoğumunu, kuşluk ve ikindi vakitlerini yaşayalım, akşam sularında saniyeleri unutup, yelkovan ile arkadaş olalım, akrep ile susalım, yürümenin dertlerimize iyi geleceğini düşünelim.
Kalbimiz kaynarcaya dönmesin hiç, seri üretime inat, balkonunda domates yetiştiren eski kafalı güzel insanlar gibi, zamanın kokusunu ve tadını alalım, yalnız huzurlu saatleri sayalım.
____________
Okuma önerisi: On A Sun-Dial, Willam Hazlitt.