MEISTER TEVFİK AYDIN
Çektiğim fotoğraf filmlerini banyo yaptırmak, cd'ye kaydettirmek veya karta bastırmak için Sirkeci'ye ne zaman uğrasam hayranı olduğum Meistersinger'leri, Oris'leri görmek için Tevfik Aydın'ın vitrinine uğramadan geçmiyorum.
Eskiden burada sadece Oris'lere bakardım (yine Oris var, fakat vitrinin başka bir köşesine konuk olmuş) daha doğrusu bakardım yerine bakmaya doyamazdım demem gerekli. Oris Artelier Skeleton özellikle kendine dönüp dönüp baktıran güzellikte bir saat.
Bu sefer ellerinde Meistersinger kataloğu var mı acaba diye sormak için içeriye girdim ve Tevfik Aydın ailesinin üçüncü kuşak temsilcisi olan Ömer Fatih Aydın ile tanıştım. Çalışanları zaten biliyordum, çok kibar ve efendi adamlar, sabırla dinleyip satın almasanız bile saatlerin özelliklerini anlatıyorlar (Kapalıçarşı'da bir saate bakmak istediğimde beni içeriye almayıp daha kapıdan yolcu ettiklerini hatırladıkça iyi satıcı ile kötü satıcı arasındaki farkı daha bir anlar oldum artık.
Ömer Bey de çok bilgili ve hoşsohbet bir insan. İstediğim kataloğu verdiği gibi üstüne 2-3 katalog daha ekledi, böylece marka katalogları kütüphanem daha bir genişlemiş oldu. Akşam Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi'ndeki sergi açılışına gidecekmiş, ben "Orada görüşürüz" dedim. Hakikaten akşam onu Recep Gürgen ile konuşurken gördüm uzaktan. Tam o sırada biz arkadaşlarla başka bir bölgedeydik. Sonra kaybettim kendisini. Neyse günün güzelliği aşağıda, vitrindeki bu notu çok beğendim. Ömer Bey'e notu kimin yazdığını soracaktım, gündüz konuşurken aklıma gelmedi, akşama sorarım diyordum, kısmet değilmiş. Soğuk vitrinlerden sonra böyle küçük notlar insana iyi geliyor:
KUZEYİN ÇELİK YONTUCUSU: STEPAN SARPANEVA
Stepan Sarpaneva'nın yaptığı saatlerini ilk olarak Flick'da gezinirken mingthein adlı üyenin çektiği fotoğrafları görüp hayran olmuştum. Sonra biraz daha araştırınca Sarpaneva'nın saatleri aklımdan çıkmaz oldu. Sarpaneva'nın ürettiği saatler sadece sağlam değil aynı zamanda ay ışığı gibi gizemli bir yanı da var. Sarpaneva'nın bağımsız saatçilerin ve Finlandiya saat kültürünün gururu olduğunu düşünüyorum:
Babası bir mücevher tasarımcısı olan günümüzün bağımsız saat yapımcısı Stepan Sarpaneva’nın daha küçüklüğünde saatçiliğe eğilimi vardı. 1970 yılında doğan Stepan Finlandiya'da bulunan Tapiola’daki saatçilik okulundan 1992 yılında mezun oldu ve kendisini geliştirmek için İsviçre’ye gitti. Bir yandan okurken bir yandan Piaget’de çalıştı. Piaget’nin ardından Parmigiani’de çalışmaya başlayan Sarpaneva, burada -daha sonra bağımsız saatçiliği seçecek olan- bir başka Finlandiyalı Kari Voutilainen ile tanıştı. Sarpaneva 2003 yılında Finlandiya’ya geri döndü. Helsinki'nin batı bölgesindeki Ruoholahti’deki bir zamanlar Nokia şirketine ait kablo fabrikası iken şehir belediyesi tarafından kültür ve çağdaş sanat merkezine dönüştürülen (içinde bir fotoğraf müzesi de barındıran) devasa yapıda kendi atölyesini kuran Stepan Sarpaneva sağlam İsviçre mekanizmalarını kendine özgü yöntemlerle çeşitli biçimlere dönüştürüp güçlü çizgilere sahip, içinde teknik yenilikler de barındıran özgün heykelimsi saatler tasarlıyor ve üretiyor. Sarpaneva'nın atölyesinde çalışan Hanna Karen ve Jarmo Pellikka isimli çalışanları da unutmayalım. Sarpaneva'nın ilham kaynakları ise çok sevdiği motosikletler ve ay.
Linkler:
A watchmaker in Helsinki: Stepan Sarpaneva
Stepan Sarpaneva Korona K1, K2, and K3
An introduction to the Man and his Watches
Sarpaneva'nın 2009 modeli Black Moon için yapılan tören.
Sınırlı sayıda üretilen Black Moon. (Bu siteye dikkat, çok çok iyi bence: Monochrome)
İlk cep saatinin 1763, ilk kronometre'nin 1912 yılında yapıldığı Finlandiya'daki saatçilik geleneği için bakınız:
Finnish Museum of Horology
Fotoğraflar için çok yararlandığım Stepan Sarpaneva'nın resmi sitesi dışında teşekkür etmek istediğim isimler:
aptrnoynm'in Flick sayfası
Ming Thein'in Flickr sayfası
Son olarak:
Flickr'da zaman zaman bakıp insanların beğenilerine ilişkin fikir aldığım kol saati fotoğrafları havuzu.
BAĞIMSIZ VE ÖZGÜN: PETER SPEAKE-MARIN
1968 doğumlu olan yaratıcı zekasıyla olağanüstü güzellikte saatlere imza atan Peter Speake-Marin Londra'da Hackney Teknik Üniversitesi'nde saatçilik okudu ve İsviçre saatçilik okulu WOSTEP'te eğitimine devam etti. 7 yıl boyunca Londra'da çalıştıktan sonra tekrar İsviçre'ye döndü. 2000 yılında bir rüyasını gerçekleştirdi ve işletmeciliğini eşinin yaptığı üst sınıf saatler ürettiği atölyesini kurdu. Halen kendi atölyesini yönetmekte ve çalışmakta. Aynı zamanda bağımsız tavrından ödün vermeden diğer üst düzey saatler üreten şirketlerle ortak projeler de yapmaktadır. Yaptığı saatlerin yüksek kasaları ve dış uçta büyüyen konik kurma kolları dışında en göze çarpan özelliklerden biri de akrep ucunun kalp biçiminde olması.
Peter Speake-Marin'in bağımsız ve özgür bir tasarımcı/üretici olarak emek verdiği saatlerden örnekler:
Konuyla ilgili linkler:
Mr. Peter Speake-Marin
A Visit With Peter Speake-Marin
An Introduction to Peter Speake-Marin
Peter Speake-Marin
A 12-month Review of Peter Speake-Marin's Piccadilly
Interview Peter Speake-Marin
Speake-Marin: Creating something people want!
Peter Speake-Marin, dream merchant
PuristSPro interviews Peter Speake-Marin
Peter Speake-Marin gives time to time
Master Watchmaker and AHCI Member Peter Speake-Marin
Peter Speake-Marin'in bağımsız ve özgür bir tasarımcı/üretici olarak emek verdiği saatlerden örnekler:
Konuyla ilgili linkler:
Mr. Peter Speake-Marin
A Visit With Peter Speake-Marin
An Introduction to Peter Speake-Marin
Peter Speake-Marin
A 12-month Review of Peter Speake-Marin's Piccadilly
Interview Peter Speake-Marin
Speake-Marin: Creating something people want!
Peter Speake-Marin, dream merchant
PuristSPro interviews Peter Speake-Marin
Peter Speake-Marin gives time to time
Master Watchmaker and AHCI Member Peter Speake-Marin
ZAMANA HÜKMEDENLER
Watch Plus dergisinin bir türlü raflardaki yerini almayışına üzülürken yurtdışında çok başarılı bir dergi olduğu için haklı bir ünü olan Robb Report'un Türkiye'de Doğuş Yayın Grubu'nun geçtiğimiz yılın Mayıs ayından beri yayımladığı Robb Report son sayısı ilaç gibi yetişti. Robb Report Mart 2009 sayısının kapak konusu "Zamana Hükmedenler". Bu başlık altında dergide 2009'un en yeni saat modelleri tanıtılıyor. İnsanın gözlerini kamaştıran tasarımları görmek doğrusu gönülleri de şenlendiriyor.
Ama bence bu konu o kadar da önemli değil, dergideki en dikkate değer konu ülkemizin en büyük saat koleksiyoncularından biri olan Hayrettin Akpınar'ın saat koleksiyonunun tanıtıldığı sayfalar. Burcu Sever'in yazdığı, Barış Üstel'in de güzel fotoğraflarıyla bezediği bu yazıdan da öğreniyoruz ki Hayrettin Akpınar bir saatçilik müzesi için mekan arayışlarını sürdürüyormuş.
Bu güzel ve önemli yazıyı saatseverlerin mutlaka okuması gerekli diye düşünüyorum.
Dergide ayrıca saatçiliğin sanat, bilim ve tasarımda geldiği noktanın çok güzel örnekleri de mevcut:
Konuyla ilgili diğer haberler:
* ‘Saatleri ayarlama enstitüsü’nü kurmak istiyor
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)