
Sabahları gazete okumayı çok seviyorum. Kitap eklerinden dolayı bu sabah epeyce gazete aldım ancak sürpriz kitap eklerinden çıkmadı, bu sabahın en güzel haberi ve röportajı Milliyet gazetesinin Cumartesi ekinde bulunuyormuş meğer.
Gazetedeki haber yukarıda görüldüğü gibidir, internetteki hâline ise yüz vermeyiniz, gazetede başka türlü duruyor, dokunuyor, ışığa tutup fotoğrafları daha ayrıntılı inceleyebiliyorsunuz, üstelik haberi kesip saklayabilirsiniz, 'sil' tuşuna basınca da silinmez öyle, üstelik virüslere karşı da çok dayanıklıdır gazeteler, virüs nedir bilmezler çünkü, bilgisayar çökünce uçup giden hatıralar gibi kanat çırpmaz, kaçıp saklanmaz, istediğiniz an elinizin altındadır, dakikalarca saatlerce aynı cümleyi, değişik şekillerde okuyabilirsiniz. Zaten dijital ile analog bilgi arasındaki farklardan biri de budur, analog bilgiye daha güvenilir, dijital bilgi ise şüphe uyandırır. "Hem "Taşa yazılan bilgiler duruyor da cd'lere yazılan veriler neden uçuyor?" diye hep yeni olanın peşinden koşan ama hiç yakalayamayanların kulağına fısıldamak isterim. :)
Neyse yine sözü uzatmayalım, Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi'ne bakalım, epeydir kapalıydı, bu arada boş durulmamış bütün saatler elden geçmiş ve yeniden bakımları yapılmış. Zaten Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi'ndeki saatlerin çoğu türlerinin nadide örnekleri arasında.
Çiçek saati de saat müzesinin önüne alınmış, pek güzel olmuş.
Yasemin Bay'ın röportajı çok güzel ama Şule Gürbüz ile yapılan her röportajında muhakkak sorulan soruları bu kez de o sormuş! Muhabirler değişiyor ama sorular hiç değişmiyor.
Not: Bu gece 1 saat kadar zamanı geriye almayı unutmayınız.