Ladoire punk rock saati
Ladoire Geneve henüz 3 yaşında taze bir kuruluş, fakat sağlam adımlarla bağımsız saatçilerin arasında yürüyor. Kendilerine özgü bir mekanizma ve yine kendilerine özgü bir kasa ve kadran tasarımıyla dikkat çekiyorlar. En beğendiğim modellerden biri sayfada fotoğrafları görülen biraz çirkin ama zyadesiyle gösterişli ve çekici görünen Ladoire RGT Punk Rock modeli.
Ben daha çok tasarıma takıldım. Hem öyle bir mekanizma ve kasa yapısı kurgulamışlar ki, her türlü geliştirmeye ve her türlü farklı biçimde yorumlanıp yine de kendisi olabilecek deli bir tasarıma imza atmışlar.
Ama işin en zor tarafı sıfırdan bir mekanizma tasarlamaktır sanırım, gövde bir noktada tasarıma da biçim veriyor. Bu tarz akrebi başka yelkovanı bambaşka bir yerde olan saatlerden hazzetmiyorum aslında, üzerinde düşünmek gereken nokta; böyle bir zamanda yeni bir marka ve yeni bir saat üzerinde düşünüp buna emek vermek, yatırım yapmak. Ortaya çıkan sonuç estetik olarak herkesin hoşuna gitmese de birilerinin mutlaka gönlüne göre bir ihtiyaca cevap veriyordur zaten, işin önemli bulduğum ve saygıyla eğildiğim kısmı cesaret.
Keşke ülkemizde de mevlevi dervişlerinin bir zamanlar yaptığı gibi yüzde yüz cesarete, inanca ve girişim ruhuna sahip insanlar olsa.
Yaratıcılık başka bir şey, Ladoire Geneve verimli olmadığı söylenen 'Mikro rotor' düzeneğe de `çağdaş` bir yorum getirmiş.
Daha fazlası için bakınız:
1. Ladoire Geneve
2. Ladoire Geneve – Helvetic timepieces
Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi 5 Kasım'da açılıyor
Sabahları gazete okumayı çok seviyorum. Kitap eklerinden dolayı bu sabah epeyce gazete aldım ancak sürpriz kitap eklerinden çıkmadı, bu sabahın en güzel haberi ve röportajı Milliyet gazetesinin Cumartesi ekinde bulunuyormuş meğer.
Gazetedeki haber yukarıda görüldüğü gibidir, internetteki hâline ise yüz vermeyiniz, gazetede başka türlü duruyor, dokunuyor, ışığa tutup fotoğrafları daha ayrıntılı inceleyebiliyorsunuz, üstelik haberi kesip saklayabilirsiniz, 'sil' tuşuna basınca da silinmez öyle, üstelik virüslere karşı da çok dayanıklıdır gazeteler, virüs nedir bilmezler çünkü, bilgisayar çökünce uçup giden hatıralar gibi kanat çırpmaz, kaçıp saklanmaz, istediğiniz an elinizin altındadır, dakikalarca saatlerce aynı cümleyi, değişik şekillerde okuyabilirsiniz. Zaten dijital ile analog bilgi arasındaki farklardan biri de budur, analog bilgiye daha güvenilir, dijital bilgi ise şüphe uyandırır. "Hem "Taşa yazılan bilgiler duruyor da cd'lere yazılan veriler neden uçuyor?" diye hep yeni olanın peşinden koşan ama hiç yakalayamayanların kulağına fısıldamak isterim. :)
Neyse yine sözü uzatmayalım, Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi'ne bakalım, epeydir kapalıydı, bu arada boş durulmamış bütün saatler elden geçmiş ve yeniden bakımları yapılmış. Zaten Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi'ndeki saatlerin çoğu türlerinin nadide örnekleri arasında.
Çiçek saati de saat müzesinin önüne alınmış, pek güzel olmuş.
Yasemin Bay'ın röportajı çok güzel ama Şule Gürbüz ile yapılan her röportajında muhakkak sorulan soruları bu kez de o sormuş! Muhabirler değişiyor ama sorular hiç değişmiyor.
Not: Bu gece 1 saat kadar zamanı geriye almayı unutmayınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)