Yüzümdeki saat

http://www.britishmuseum.org/collectionimages/AN00186/AN00186844_001_l.jpg
http://www.britishmuseum.org/


Çok düzgün, çok güzel ve pırıl pırıl saatler var şu dünyada. Saatlerin sağına soluna baktıkça küçük şeyler keşfetmek, güzelliğin içinde yeni güzellikler bulmak mümkündür.

Ancak "Bir saatin en önemli güzelliği nedir?" derseniz, hiç şaşırmayın, 'yaşanmışlıktır' derim. Fabrikadan yeni çıkmış bir saat hamdır, olgunlaşmamıştır, güngörmemiştir, yaşamamıştır daha. Bütün mekanik saatler için bu böyledir. Mekanik saatler işledikçe kendilerine gelirler, çarklar çalıştıkça birbirlerine daha iyi tutunurlar, fabrikadan çıkar çıkmaz değil aradan biraz vakit geçince daha hassas olurlar.

Bir saati güzelleştiren zamandır.

Bir saati olgunlaştıran, ona dünyada cenneti ve cehennemi yaşatan da insandır. İnsanın ve zamanın izleri saatin üzerine kazınır. Saatlerin üzerindeki çizikler, yaşlandıkça gözlerin çevresine yerleşen o kırışıklıklar gibidir, olgunluğa, yetişkinliğe delalettir.

Ben bir saatin en üstün, en güçlü yönlerine değil de, en zayıf, en kırık dökük yanlarına bakarım. Belki bana benziyor diye düşündüğümden, belki saatin aksayan tarafında kendimi görüyorum diye, bilmiyorum.

Bir saati güzelleştiren insandır.

Saat Dünyası 7 yaşında!


Saat Dünyası dergisi 7. yaşına gelmiş. Derginin kapağını yeni yaşlarına yakışan bir de saat ile şenlendirmişler. Nice yıllara diyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...