Saat Dünyası dergisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Saat Dünyası dergisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Saat Dünyası 7 yaşında!
Saat Dünyası dergisi 7. yaşına gelmiş. Derginin kapağını yeni yaşlarına yakışan bir de saat ile şenlendirmişler. Nice yıllara diyorum.
Saat Dünyası 36: Eterna, Montblanc, Alan Hosman...
Dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun saat dünyasının İsviçre’ye hem kalbinden hem göbeğinden bağımlı olduğunu göreceksiniz. Saat Dünyası dergisinin 36. Sayısı da bu durumun bir göstergesi. Ayrıca Baselworld 2011 için 36. Sayı ile birlikte aynı sayının İngilizce baskısı da hazırlanmış.
Dergi güzel ama kapağındaki saat çirkin bence, keşke 34-38. sayfalar arasında bulunan Eterna’lardan biri kapak olsaydı. Eterna demişken 155 senelik bir şirket ile ilgili yazı güzel, efsane rotor düzeneği eterna-matic'ten de söz edilmiş. Eda Altay Deniz'in yazısının girişinden ülkemizde Eterna saatlerini artık Aydın Saat'in temsil edeceğini öğreniyoruz. Aydın Saat, Seiko saatlerinin istenen modellerini ülkemize getirmemesiyle ile ilgili olarak çok eleştirilmişti, Eterna saatleri orta-üst sınıf bir marka olduğundan eleştirileceğini zannetmiyorum.
Dergide Montblanc saatleri ile ilgili yazı da önemli. Daha başka yazılar da var: Baume&Mercier, Cenevre Saat Fuarı, Edox, İsviçre saat ihracatına ilişkin ekonomik veriler, Tag Heuer ve Alain Prost, Zenith, Omega, Quantum ve Creo... Bu arada dergide Romain Jerome Moon Invader serisi saatleriyle ilgili yazıyı görünce ilgiyle okudum, fakat Moon Invader çirkin bir saat ama Romain Jerome çok yaratıcı hakkını vermek gerek, bir de Moon Fighter adı verilen dolmakalemleri var ki şaşırmamak elde değil.
Bir saat dergisini saat dergisi yapan biraz da teknik yazılardır. Bu nedenle Alan Hosman'ın Kronograf sistemleriyle ilgili yazısının 3. bölümü çok iyi ve dergiyi saklanılacak bir dergi yapıyor.
MekanikSaat blogu okurları için derginin sürprizi ise 114. sayfada bulunuyor. Bu sayfada bulunan yazı saat tamir ustaları hakkında.
Ek okuma: ETERNA: BİR YAZ AKŞAMI EĞER BİR YOLCU...
Saat Dünyası 35
Saat Dünyası dergisinin 35. sayısı çıkmış bulunuyor. Kadir kıymet bilmeyen bir ülkede saatlere ilişkin dergilerin yayımlanmasını bir kenara bırakalım 35. sayısı idrak etmiş bir dergi bulmak bile bence makus talihimizi yenme yolunda önemli bir adımdır.
Hemen söyleyeyim derginin kapağındaki saate aldırmayın. Asıl güzelikler derginin içinde saklı. (Bazen öyle saatler üretiliyor ki dehşete kapılıyorum.)
Dergide, daha ilk sayfalarda gözüme çarpan şey Aydın Saat'in Seiko reklamı oldu. Daha doğrusu Grand Seiko reklamı. Yarım asrı deviren bu mükemmel sadelikteki saati görmek şaşırtıcı. Grand-Seiko Japonya dışındaki ülkelerde zor görülen ve zor bulunan, mekanik saatçiliği ileriye götürmüş, standartları yeniden tanımlamış efsane bir saat. Aydın Saat'i zaman zaman eleştirdim ancak bu saatleri getirmesi takdire şayan, tebrik ediyorum.
fotoğraf: watchopenia
10. Cenevre Grand Prix d'Horlogerie yarışması ve ödül alan saatlerin anlatıldığı sayfalardan sonra 361 parçadan mürekkep Zenith tourbillon saatinin anlatıldığı sayfalar geliyor.(Bu arada Seiko da spor saat dalında büyük ödül almış, bu yarışma aslında İsviçreli saat üreticilerinin kendi aralarında ödül kazandıkları bir organizasyon görünümünde fakat Seiko gibi kendini kabul ettirenlerin de olması yarışmanın bir nevi aydınlık yüzü oluyor.)
Dergide Rado, Frederique Constant yöneticisi Peter Stas söyleşisi, IWC Big İngenieur Edition Zinedine Zidane saatinin anlatıldığı bölümleri geçtikten sonra Blancpain Fifty Fathoms efsanesinin tarihini, Grand Seiko'nun Türkiye'de satışa sunulması nedeniyle Robert Wilson ile yapılmış söyleşiyi de okuyabilirsiniz.
Longines Weems saniye düzeltmeli saatin anlatıldığı haber kadar sayfa tasarımı da dikkat çekici. Orient saatlerinin 60. yılı şerefine üretilen saatin ayrıntıları ve Jun Watanabe'nin açıklamaları da dergide mevcut.
Sayfa sayfa anlatmakla bitmiyor dergi, 120 sayfa olduğundan epeyce yazı var. Yalnız derginin sonlarındaki Patek Philippe Müzesi'nde bulunan Osmanlılar için üretilmiş cep saatlerine ilişkin yazı ve arkasından Prag'daki ünlü astronomik saatin anlatıldığı kısımlar ilgiyle okunacak cinsten. Bu arada Prag'daki astronomik saatin köşelerinde bulunan heykellere dikkatle bakıldığında avrupalıların korktuğu şeyleri de göreceksiniz, elinde ayna tutan kibirli insan, elinde altın kesesi tutan bir yahudi, yine elinde kum saati bulunan ve ölüm gerçeğini hatırlatan iskelet nihayet son olarak başında sarık bulunan kişi de Türkleri sembolize ediyor! Yani figürlere bakıldığında çok da romantik bir saat değil aslında günah ve önyargıları birleştiren bir zihniyetin dışavurumu.
Neyzen Fikret Kâmil Bertuğ ile yapılmış söyleşi dergide okuduğum en güzel söyleşilerden biri.
Bu sayı kapağı ile değil ama içeriği ile arşivlik bir dergi, kaçırılmasın derim.
Saat dünyası, sayı 34
Geçen gün koştura koştura dergiyi almaya gittim. Sonra da bir türlü yazamadım. Kısmet diyelim ve başlayalım.
Saat Dünyası dergisinin bu sayısı 128 sayfa ve kapağında kadınlar için düşünülmüş önemli bir kronograf olan 7071R modeli var. (Tabii ben "kadınlar için" diyorum ama dergideki başlık "Bayanlara özel ilk kronograf: 7071R" ve yazının geri kalanında ısrarla "bayanlar için" diyor, küçük ama önemli bir ayrıntı bence, ilgililerin takdirine bırakıyorum.)
Dergide saat kurma makinelerinden yeni açılan saat butiklerine kadar pek çok konu var. Elbette yegâne saat müzemiz olan Dolmabahçe Sarayı Saat Müzesi'nin açılışı da geniş bir şekilde haber olmuş.
Saat Dünyası XXXIII
Saat Dünyası dergisinin 33. sayısını daha alır almaz kapaktaki Breguet saate dalıp gittim. Bu saatin içinde başka bir saat var sanki. Mekanizmayı örten perdeler kalkınca saatin gerçek ahvalini görmek mümkün olmuş, bu bir bir sanat eseri, mekanik bir heykel. Gerçi Polemik arkadaşım daha önce Breguet Classique Grande Complication isimli modeli incelemişti, fakat Polemik'in şikayet ettiği konular gördüğüm kadarıyla derginin kapağındaki Breguet 7047 modelinde yok. Saatin tek kötülüğü var o da fiyatı! Odamın duvarında International Herald Tribune'den kesilmiş bir Breguet ilanı var, pek sevdiğim Puşkin'in bir portresi var ve hemen altında 7027BB modeli çok güzel görünüyor.
Neyse kapağa takılıp ilerleyemedik, bu bahsi hemen geçeyim. Girişte derginin yayın yönetmeni Sezai Ünlü'nun yazısında bir sürprizle karşılaştım, artık dergiyi D&R mağazalarında bulabileceğimizi söylüyor, ileride saat mağazalarının yanında alışveriş merkezlerinde de derginin satılması planlanıyormuş. Doğrusu bu hoş olur, çünkü hep söylerim daha çok bilgi sahibi olan saat meraklısı insanlar, daha çok bilgi sahibi oldukça daha da fazlasını ve daha da iyisini talep edecekler, okudukça hem kişisel beğenilerini geliştirebilecekler, hem zevklerinin daha bir bilincine varıp görgülerini artırabilecekler. Kendimden biliyorum, dergi okumanın faydaları saymakla bitmez! İnsan kolunda taşıdığı saat hakkında elle tutulur bilgilere de sahip olmalı. İnternet var denilebilir, fakat internetten çok yararlanmama rağmen ne yazık ki internet çok uçucu bir mecra. Mesela bir yazıyı mimlemiştim geçenlerde, fakat ayrıntılı okuma yapmak için daha sonra tekrar siteye uğradığımda ne yazı vardı ortada, ne de site! Google'ın önbelleği de bazen bir işe yaramıyor. Oysa kitaplar dergiler hiç öyle değil, bir rafta dizili dergilere ulaşmak için saniyeler gerekli sadece. İnternette bir arama yapmak ve doğru bilgiye erişmek için bir yığın çöplüğü eşelemeniz gerekiyor, bu arada bir bakıyorum saatler geçmiş ve doğrulama imkanı olmayan bazı bilgilere ulaşmışım sadece. Yani bir de güvenilirlik sorunu da var internetin. Neyse Ahmet Mithat efendi'nin yazılarına dönmeden bu bahsi de geçelim. :)
Dergide kimi hatalar da var, Breguet hakkındaki yazıda "complication (karışıklık)" diye yazılmış, oysa sözü edilen ileri düzey saatçilik sınıfına (haute horlogerie) mensup bir saat, tam karşılamasa da 'karmaşık' denebilirdi yahut artık dilimizde kendine zorla da olsa bir yer açan 'komplikasyon saat' tabiri de kullanılabilirdi - bu arada dile kolay bir 'grande complication' saat 650'den fazla parça barındırıyor birkaç santimetrekarelik alanında! Tekrar konuya dönersek saatlere ilişkin çevirilerde, saatlere özgü terimler mevcut olduğu için, bu tür metinler teknik bir çeviri olacağından saatçilik terimlerine aşina kişiler tarafından çevrilmeli, yoksa gazetelerde ve bazı internet sitelerinde örneklerini gördüğüm şekilde, 'mekanizma' anlamındaki 'movemenet' sözcüğü 'hareket' diye çevrilirse yanlış anlamalara neden olabilir. Ama bunlar aslında küçük ayrıntılar, derginin kendisi güzel, daha önce derginin içeriğini eleştirmiştim, fakat giderek derginin her sayıda kendini aştığını görüyorum.
Dergide yazılar röportajlar filan çok, hepsinden söz etmeye kalkışışırsam yazı çok uzayacak, burada konuyu kapatayım.
Son olarak ayrıca dergiyle ilgili bir de ipucu vereyim: Mekanik Saat blogunun okurları derginin 108 ile 110. sayfalarına baktıkları vakit gülümseyecekler diye düşünüyorum.
Saat Dünyası Dergisi'nin 30. Sayısı çıktı...
Saat Dünyası'nın yeni sayısı saatçilerde görücüye çıktı, malum bu dergi Saatçiler Odası Yayını, o yüzden bayilerde, kitabevlerinde bulunmuyor bu nedenle en iyisi abone olmak.
Alan Hosman yazıyor
Gelelim dergiye, Alan Hosman'ın 110. sayfadaki "Otomatik saatler Kurmalı Saatlere Karşı" başlıklı yazısı enfes. Yazarın dergideki diğer yazısı ve önceki sayılardaki yazılarını yeniden yeniden okuyorum ve her defasında Alan Bey'in bilgisine hayran oluyorum. Hem bir müzisyen hem de bir mucit olan Hosman'ın ününü duymuş ama saatlere ilgisini Saat Dünyası dergileriyle karşılaşmadan önce bilmiyordum. Kendisinin dergideki yazıları bir araya getirilse ve kitap yapılsa keşke, çünkü mekanik saatlerin tarihine ve genel kültüre dair bir kaç tane kitap olsa da işleyişine ilişkin yayın yok maalesef. Alan Hosman bu açıdan eşine az rastlanır bir insan, kadrini kıymetini Saat Dünyası dergisi anlamış ancak bu yetmez, dergiler de iyi güzel ama daha kalıcı bir eser ile Alan Bey'in bilgisi, kültürü taçlandırılmalı ve böylesi değerlere sahip çıkılmalıdır.
Levent Kırca ve korsan saatler
Dergide ilgi alanlarıma dahil olmadığı için en sona bıraktığım bir röportaj vardı, dün akşam okudum ve çok şaşırdım. Levent Kırca korsan saatleri (replika, sahte) övüyor ve onların bir emek ürünü olduğunu iddia ediyor. Doğru elbette dolandırıcılar da bir emek harcar insanları kandırmak için. Lakin yılların oyuncusuna böyle sözler yakışmıyor. Saatleri sıradan tasarım ürünleri olarak baktığı da bu sözlerinden anlaşılıyor. Yazik ki Levent Kırca saatler konusunda yüzeysel bilgilere sahip. Ayrıca evindeki saatlerine baktım ve çok da zevk sahibi olmadığına karar verdim.
Yalnız tek bir doğrusu vardı, ışıklı bir duvar saati bulamadığını, bu tür bir saatin yaşlılar için, geceleri tuvalete gitmek isteyenler için çok iyi olacağını söylemesi doğru. Ancak böyle bir saati bulmak zor olsa da, bu durum böyle saatlerin üretilmediği anlamına gelmiyor. İnternet üzerinde herhangi bir arama motoruna "Işıklı duvar saati" veya "Night Light Wall Clock" yazması yeterli.
Saat Dünyası dergisinin Facebook sayfası da çok güzel, bakılmasını öneririm.
SAAT DÜNYASI DERGİSİ
Dün akşam sularında Saat Dünyası dergisini ziyaret ettim. Sezai Ünlü ile görüştüm. Daha önce bu dergi hakkındaki eleştirilerimi okumuş olduğunu bildiğim için bana dargın olduğunu düşünüyordum, sitemli sözler söyleceğini aklımdan geçirdim, fakat hiç öyle olmadı, hüsnü kabul ile karşılandım, çok güzel sohbet ettik. Sezai Bey, saat sektörünün içinde bulunduğu durumu paylaştı ve dergi ile ilgili hiç bilmediğim bilgiler verdi.
Saat Dünyası dergisinden önceki bülten gibi çıkan ancak bir forma kalınlığındaki küçük dergimsi yayını görünce, söylediklerimden utandım, bu bültene göre Saat Dünyası dergisi çok çok büyük bir ilerleme bence. Ayrıca eklemek gerek bayilerde satılmadığı için reklam sorunu yaşıyor anladığım kadarıyla. Dergi neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyen ve geleceği gören şirketlerin reklamlarıyla yaşıyor, bu olmamalıydı, oysa bu dergi sektör için önemli, saatçi dükkanlarında Saat Dünyası dergisini görüyorum, buralarda çalışan insanlar için, bu dükkanlara uğrayan benim gibiler için önemli bir yayın, çok daha iyi olmalı, şartları daha düzeltilmeli
Derginin bende olan olmayan sayılarını aldım, gece evde dergileri saat kitaplarının olduğu rafa dizdim, fazlaları buluşmalarda arkadaşlara vereceğim.
Dergileri alıp tek tek incelerken zaman geçmiş, elimde olmayan sayılarda çok güzel yazılar tespit ettim, daha önce hiç görmediğim saatleri gördüm.
Bir ara çok beğendiğim yazıları yazacağım ama, 'Seiko Müzesi'nin tanıtıldığı yazıyı çok beğendiğimi hemen söyleyeyim.
Derginin kısıtlı imkanlarla çıkarıldığı çok belli, elbette daha iyi olabilir. Aslına bakarsanız ellerindeki bu imkanlarla daha kötü bir dergi çıkardı, büyük firmaların daha fazla destek olunması gereken bir yayın olduğuna ikna olması gerek.
Saat kültürü, bilgi ve görgü ile artar, dergiler de bu amacın bir vasıtası. Daha bilgili ve daha görgülü bir insan daha iyisini talep eder.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)