BELLEK MÜZESİ OLARAK SAATLER



Yarın sabah saat 10 sularında saat sevdalısı bazı insanlar bir yerde buluşacak ve saatler üzerine bitmek bilmeyen bir sohbete başlayacak. Saatseverler saatlerini, bilgilerini ve heyecanlarını paylaşacak. Yarın yaşanacakları daha sonra fotoğraf ve yazıyla bloga aktaracağım elbette, ancak daha önemlisi bir saat nedir onu anlatmak istiyorum bugün, bileğimizde taşıdığımız bu zaman makinelerinin bir nesneden öte anlamı var mıdır sahiden? İnsan hayatına dahil olan bazı nesnelerin hafızamızda bıraktığı izler, bu nesnelerin gerçek ağırlıklarının üzerindedir diye düşünmekteyim. Saatleri de böyle görmek gerek.

Her saat değil ama bazen bir saat görürsünüz, diğer saatlerin arasından sıyrılır ve gözünüze bir başka görünür. Böyle saatlerin başka bir hâli başka bir havası vardır. Hafıza müzesi gibidir bazı saatler. Tıpkı fotoğraflar gibi, başkaları için bir şey ifade etmeyen bir portre fotoğrafı sizin kalbinizi sızlatıyorsa bu fotoğraf sizin önemlidir, size başka bir zamanı hatırlatır. Saatler de insanlar gibi, kimi iyi kimi kötü, kimi derbeder, kimi derli toplu, kimi kirli, kimi temiz, kimi kibirli, kimi küstah, kimi asil kimi eski giysiler içinde yeni fikirleri, kimi yeni giysiler içinde eski fikirleri, düşünüşleri duyuruyor.

Bazı saatler derviş gibi tevekkül içinde, bazı saatler huysuz, aceleci, yeknesak, boğucu bir tavırda. Bazısı kendini olduğundan büyük gösterme heveslisi, bazısı ise kendini saklamak istiyor, gözden gönüllerden uzakta daha asude bir zamanı göstermek için yakın durmuyor, mesafeli davranıyor, yapan usta öyle düşünmüş, öyle tasarlamış, anlayana.

DE BETHUNE DW1

Robb Report'un Haziran 2009 sayısını alır almaz saatlerle ilgili ne var yok diye baktım hemen. Zaten bu güzel derginin kapağındaki fotoğraflardan birinin Vacheron Constantin Quai de I'Ille olması ve kapakta DÜNYANIN EN İYİLERİ yazması bir fikir veriyor dedim ama, en iyi saatlerin en iyileri sıralamasında yükte hafif pahada ağır olan enn birinci saat derginin kapağında görünen Quai de I'Ille değildi. Birinciliğe layık görülen, butik üretim yapan De Bethune firmasının DW1 (Dream Watch One) silikon titanyum ve platin gibi malzemelerden yapılmış gelişmiş bir mekanizmaya sahip görünüş ve tasarım olarak da ilginç bir saat. Böyle bir saatin benzerini daha önce görmediğim için derginin 12. sayfasındaki saate bakakaldım, daha sonra bloglarda bu saatten söz edildiğini hatırladım sonra ama üzerinde durmayıp geçmişim demek, hafızada bir şey kalmamış.



Saatin cep saatlerindeki gibi tacının tepede olmasını yadırgadım önce ama güzel değişik bir uygulama, aslında çok da değişik değil uzakdoğuya saat üreten firmaların bu tarz saatleri var, dw1'ın özellikleri arasında kurmalı olduğu yazılmış, otomatikler de iyidir ama kurmalı saatleri ezelden beri çok severim. Gerçi saatin alt kısmındaki kanat benzeri çıkıntılar hoşuma gitmedi ama nihayetinde üzerine spotlar tutulunca kendine uzun uzun baktıran bir saat olduğu aşikar.

Ne yalan söyleyeyim bu saati fazla sevamedim ama beğendiğim nokta zirvedeki bir üretim anlayışının araştırma geliştirme ile daha da ilerletilmesi, bulunulan yer ile yetinilmemesi, gelenekten güç almakla beraber hep ileriye doğru gidilmesi, bu saatin arkasındaki fikir de bu, bence önemli olan da bu fikir zaten.



De Bethune DW1 Saatçilik sanatının geldiği noktayı göstermesi açısından ilginç bir saat. Robb Report dergisinin affına sığınarak bir alıntı yapayım:

"Saatin özgün kasası, 6 günlük güç rezervi bulunan kurmalı mekanizma ve patenti De Bethune markasına ait olan ve ayın evrelerini gösteren küre tasarımını çevreliyor. Kasanın arka tarafında küçük bir pencerede güç rezervi göstergesi konumlandırılmış."

Saatin en önemli özelliği denge çarkında, "çarkın kendisi silikondan çevresindeki halka ise platinden üretilmiş. Gümüş rengindeki yassı sistem, kadranın ardında görülebilen , hatta titreşimleri zor da olsa algılanabilen bir mekanizmanın içinde duruyor" demiş De Bethune'un yöneticisi David Zanetta.

De Bethune saatlerindeki denge çarkı üzerinde 2002 yılından beri düşünüyorlar ve yeni düzeneklerinin patentlerini alıyorlar:



Dergilerin böyle kışkırtıcı tarafları vardır, sizi daha fazlasını öğrenmeye çağırır. Ben de öyle yaptım, dergideki fotoğrafları görünce "vay canına" demiştim ama internette biraz araştırınca özellikle horomundi.com üzerindeki DW1 dışındaki diğer De Bethune üretimi saatlerin fotoğraflarını görünce daha da şaşırdım. Bu arada ikinci rüya saatini de üretmişler:



De Bethune 2002 yılında Le locle'daki saatçilik okulunun eski eğitimcilerinden Denis Flageollet ve koleksiyonculara danışmanlık yapan saat uzmanı David Zanetta tarafından kurulmuş bir şirket, bugüne dek ürettikleri saatler hep bir arayışın ürünü olan yapıtlar. Yüzlerini geleceğe çevirdikleri internet sitelerindeki "Le futur, manufacture" ibaresinden de anlaşılıyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...