Miyazaki, Steampunk ve Voutilainen



Tasarım ve mekanizmada kendi açtığı yolda ilerleyen bağımsız saatçilerin önde gelen bir ismidir Kari Voutilainen.

28ti modeli ise ilk gördüğümde "Kari Voutilainen efendi yine coşmuş!" dediğim bir saat oldu. 

Gösterişli denge köprüsü, iri denge çarkı ve vidaların belirgin oluşuyla Steampunk türü bir saat gibi görünüyor, daha da iyisi Hayao Miyazaki'nin "Gökteki Şato" filminden fırlamış gibi.

Pek sevemediğim ama artık bir Voutilainen imzası olan akrep ve yelkovan tasarımı kadran ortadan kalkınca okunurlukta sorun yaşatıyor olsa da görsel olarak hoş. 

Zaten artık saatler saati göstermiyor, zevk, zarafet ve teknik ustalığı işaret ediyor.


Güç göstergesi arkada, bu durum rastlanan bir şey lakin saniye ibresinin arkada olması pek görülen bir durum değil, çok çok iyi bir fikir.

Basel fuarında her defasında saatseverleri şaşırtan bağımsız saatçileri övmek bir gelenek oldu. 

Hodinkee de öyle yapmış:

Rolex

Bugün yine Rolex'i aşağılayan, Rolex marka saat kullananları küçümseyen bir yazı okudum. Gerçi benzeri düşünceler yeni değil, Rolex düşmanlığı bir kişiye de özgü değil, sağdan soldan hep söylenen, duyduğum sözlerin bir tekrarı. Mutlaka bir altyapısı vardır ama bu tarz düşüncelere sahip insanların bu noktaya nasıl geldiğini hiç anlayamıyorum, yine de bir yazıyla Sezar'ın hakkını Sezar'a vermeyi deneyelim.

Rolex mekanizma ayrıntısı (3255)

"Saatler ikiye ayrılır, Rolex ve diğerleri" diye yaygın bir espri vardır. Bakış açısına göre küstah veya sevimli bir şaka gibi görünebilir ama değildir. Beğenin veya beğenmeyin, hakikat şudur: Rolex yeryüzündeki en saygın saat markasıdır.

Rolex'i beğenmeyenler ise bence yanlış noktalara baktıkları için beğenmiyor (veya saatten hiç anlamıyorlar).


Rolex Mavi Parachrom denge yayı.

Oysa aynı durum adını duyanların ayağa kalkıp ceketini iliklediği Patek Philippe için de geçerli; akıl var izan var, rüşvete alet edilmesi, saçma sapan insanların kullanıyor olması ve ruhen zavallı insanların bir statü göstergesi olarak görmesi bir markanın ürünlerinin kötü olduğunu göstermez. Aksine marka bilinirliğinin son derece güçlü olduğunu anlatır, kolundaki Rolex'i sınıf atladığını göstermek için satın alanlar zaten insan olarak gelişmemiş, olgunlaşmamış, tekamül etmemiş insandır, bu durumun da zaten marka ile bir ilgisi yok. (Paraya ve güce tapan insanlar zaten kullandıkları eşyayı da tanımaz, tarihini ve önemini de bilmezler ki aynı şey hayatın her alanında geçerlidir.)

Rolex Milgauss
Tekrar etmek gerekir: Rolex, teknik ve kalite konusunda olağanüstü bir markadır, icatlarıyla, pazarlama stratejisiyle saat sektörüne yön vermektedir ve her zaman en üst sıralardadır.

Beğenmeyenler Rolex'in dünya çapında tanınıyor olmasına mantıklı bir açıklama getiremiyor ne yazık ki. (Ben de bir-iki modeli dışında estetik açıdan çok beğenmiyorum ama küçümsemek ve aşağılamak gibi ahmaklıklara karşı savunmak gerektiğini düşünüyorum.)

Saat sektöründeki durum da şöyle: Rolex herkesin kıskandığı, gıpta ettiği ve örnek aldığı bir markadır ve Dr. Ludwig Oechslin'in kurduğu sağlam bilimsel temellere ve felsefi bir duruşa sahip ochs und junior gibi markalar hariç hemen her marka bir Rolex olmak ister.

Ernest Hemingway'in bileğindeki saatin markası nedir acaba?

Ayrıca bkz: Önyargıya ve Rolex'e ilişkin bir yazı
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...