"Akrep ve Yelkovan" sergisi üzerine değinmeler

Gezdim ama Breguet saatleri sergisi üzerine yazmak istemedim bir süre, çünkü bu sergi bir ölçüde beklediğim gibi az sayıda (15) saatin bulunduğu bir sergi olmasına rağmen bende yine de hayal kırıklığı yaratmış oldu, çünkü en azından bilgi yoğunluklu bir sergi olacağını hayal etmiştim, ayrıca sergi mekanı o kadar küçük ki ne kadar oyalansanız oyalanın çabucak bitiyor, Divit Odası'na girdikten dakikalar sonra yine avluya çıkıyorsunuz.

Ayrıca fotoğraf çekimine de izin verilmiyor. Flaş kullanılmadan yapılacak bir çekimin kime veya neye bir zararı var anlamadım, fotoğraf çekmek bir müze ziyaretçisinin en doğal haklarından biri, fotoğrafa yasak koymak ise faşizan bir uygulamadır.

Neticede "Akrep ve Yelkovan" küçük bir odada tıkış tıkış yerleştirilen ve cep saatlerinin ağırlıkta olduğu küçük bir sergi olmuş. Saatlerin ufacık bir odada sergilenmesinden dolayı minimalist bir sergi olarak da değerlendirilebilir kanısındayım. Oysa 2009 yılında Louvre müzesindeki gibi, aşağıda fotoğrafı görülen bir sergi mekânı ile karşılaşıp şaşırabilmeyi çok isterdim:



Bu sergi küçük bir odaya tıkıştırılmayacak kadar önemli bir sergi oysa, kapsamı ve içeriği de geliştirilebilseydi yıllarca konuşulabilecek bir sergi olacaktı. Yine de Breguet'nin yüzü suyu hürmetine konuşulacaktır bir süre, ancak unutulması mukadderat, orası ayrı.

A. L. Breguet saatseverlerin gayet iyi bildiği gibi modern saatçiliğin en önemli simgelerinden, dehalarından biri. Onun saatçilik dünyasına getirdiği yenilikler (Pendule Sympathique gibi) ve buluşlar (tourbillon) halen konuşuluyor, saat atölyelerinin duvarlarında Breguet'nin bir tablosu asılıysa ve pek çok edebiyat eserinde onun ürettiği saatlerden ve bu markadan söz ediliyorsa, kendisinin ne denli etkili bir şahsiyet olduğu hakkında zihinlerde bir resim oluşabilir.

Aklıma türlü türlü fikirler geldi, sergide Louvre'daki gibi defterlerine yaptığı ilginç çizimler de olabilirdi, cep saatlerinin mekanizmalarının fotoğrafları da yer alabilirdi, Breguet'nin saatçiliğe getirdiği yenilikler için bir pano da hazırlanabilirdi, Seyit Ali Efendi ile Breguet arasındaki yazışmaların çevirisi de olabilirdi diye düşündüm.

Sergideki cep saatleri nedense bana hiç heyecan verici gelmedi. Belki masa ve kol saatlerini daha çok sevdiğimden dolayı böyle düşünüyorum ama yine de şık bir şekilde yerleştirilmiş olmaları saatleri çekici göstermeye yetmiyor. Cep saatleri içinde sadece merkezi saniye sistemli olan bir tanesi ilgimi çekti o kadar:



Üstelik saatler hakkında verilen bilgiler de daha çok teknik ve yüzeysel bilgilerdi. Kısa kısa geçiştirilmiş notlar ve referans numaraları dışında doyurucu bilgi azdı. Sergide yer alan mektupların çevirileri de yoktu.

Pendule Sympathique

Pendule Sympathique” isimli muhteşem saate gelince, serginin ortasında tüm heybetiyle ama atı kaybolmuş bir süvari yalnızlığından olsa gerek tek başına duruyordu. Pendule Sympathique bir masa ve bir cep iki saatten oluşan bir sistem ama ne yazık ki bu ikili düzeneğin cep saati kaybolmuş.

Sergiden sonra

Sergiden sonra Divan-ı Hümayun'un avlusunda bir kenarda oturup P dergisini okudum ve fotoğraf çekmenin yasak olmasından dolayı bir dahaki gelişimi sakin bir güne denk getirip saatlerin resmini çizmeye karar verdim.

Breguet Avlusu

Kapalı kapılar ardında

Topkapı Sarayı Müzesi'nin saat koleksiyonu İlber Ortaylı'nın da belirttiği gibi sarayın uhdesinde bulunan 400'e yakın nadir saat henüz tamir ve bakım aşamasında bulunuyor. Asıl heyecan verici olan bu benzersiz koleksiyonun sergilenmesi olacak, çünkü bu saatlerin bir kısmı bizim ustalarımızın, Süleyman Leziz'in, Dede Efendi'nin, Mustafa Refik'in, Mehmet Şükrü'nün, Şeyh Dede'nin, Saatçi Zihni'nin, Ahmed Eflaki Dede'nin ve adını saatin bir parçasına yazmayacak kadar tevazu sahibi mevlevi dervişlerinin elinden çıkma bu muazzam güzellikteki saatleri görmek için sabırsızlanıyorum.

_________________________

Ek okumalar:

- François-Paul Journe, Pendule Sympathique for Asprey (ThePuristS Interview FP Journe)

- Breguet and the Ottoman Empire Exhibition

Resimli Saat Terimleri Sözlüğü



Dünya üzerinde saatlere ilişkin pek çok kitap yazılmıştır kuşkusuz. Bu konudaki Fransızca, Almanca ve İngilizce külliyatın çokluğu saat kültürüyle ilgilenenlerin bile şaşıracağı bollukta.

Fakat ülkemizde ne yazık ki saat konusunda yazılmış kitap çok az (buna karşın adında saat geçen kitaplar çoktur) ve zaten az olan bu kitapların çoğu ayrıntılı bilgi içermeyen yüzeysel anlatımlarla dolu. Daha önce de sözünü ettiğim gibi sorun büyük ve katmerli aslında.

Pek çok meslek grubunun kendi sektörüne yatırım yaptığını görüyoruz. Bilgiye yatırım yapmak hep kazandırır. Oysa saatçilik sektörü yukarıda örneği görülen oylumlu bir sözlük yapamadı bugüne kadar.

Bir de eleştirince kızmaları çok saçma. "Sen bu sektörün içinden gelmiyorsun" deyip susturmaya çalışıyorlar.

Maalesef ülkemizde saat sektöründen para kazananlar bu parayı kalıcı olmayan alanlarda tanıtım için kullanıyorlar.

Saat satıyorlar mı? Satıyorlar. E o zaman işimiz bitti diye düşünüyorlar. Ne yazık ki bu dar görüşlülük sadece onlara kaybettirmiyor, saat meraklılarının çoğalmasını da engelliyorlar.

Örneğin geniş kapsamlı resimli ansiklopedik bir sözlük hazırlansa (ayakkabıcılık terimleri sözlüğü bile var ülkemizde) güzel olmaz mıydı? Bu sözlüğü basan firma saygınlık kazanmaz mıydı?

______________
Ek okumalar:

- Timezone Saat Terimleri Sözlüğü üzerine tartışma

- Illustrated Professional Dictionary of Horology

- Horological books

- Books on horology

- Horological Libraries
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...