Ali Aydınoğlu geçti bu dünyadan

Ali Aydınoğlu ustamız yine bir başka saatin kırık kalbini tamir ederken, 20 Ocak 2010.


Yahya Kemal Beyatlı, çok önceden söylemiş:

"Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter."


Priştine'de 1929 yılında dünyaya gelen Ali Aydınoğlu ustayı geçtiğimiz hafta başı, pazartesi günü akşamı kaybettik. Torunları ve benim gibi Ali Aydınoğlu'nu sevip sayanlar çok yalnız artık.

Ali Aydınoğlu, üst düzey bir saat tamircisi olmanın ötesinde, dervişane yaşam tarzıyla da örnek bir insandı. Hiç büyüklük taslamazdı. İşini çok severdi. Ben de onu çalışırken izlemeyi severdim. Çalışırken bir anda yüzü değişir, çok uzaklara bakıyormuş gibi olurdu.

Hiç acele etmez, hep şükrederdi. Öfkelendiğini de görmedim hiç. Oysa dükkana insanı çileden çıkaracak kimseler de uğrardı bazen. Fakat Ali Aydınoğlu, sakin ve dik dururdu hep. Onu tanıdığım için, ondan insanlık dersleri aldığım için kendimi şanslı sayıyorum.

Şimdi Ali Aydınoğlu'nun ilk kez 1963 yılında kapısını açtığı dükkanı saat ustası iki torununa emanet.

Mehmet Ali Birand ile 5 dakika


http://www.burclar.net/images/haberler/Magazin/Mehmet_Mehmet_Ali_Birand__Kanal_D_1.jpg


Akşamları Kanal D ana haberi izliyorum bazen. (Elbette eve zamanında gidebildiysem bu mümkün olabiliyor.) Haberleri izlediğim zamanlarda ise gözlerim ister istemez Mehmet Ali Birand'ın saatine takılıyor. 'Acaba kaç saati var?' diye bir soru aklımda dönüp duruyordu.

Saat sayısı ile saat sevgisinin doğrudan bir ilgisi olmadığına inananlardanım. Fakat yine de 'merak' denen şey insanın içine bir kere düşmeyegörsün, öğrenmeden rahat etmek zor. Merak akıl, fikir dinlemeyen bir mevhum.

Bugün çalıştığım kuruma gelince ayaküstü bir soru sorma fırsatı buldum. Aslında saatlerinin sayısını sormak değil de saatler üzerine sohbet etmek isterdim. 

Fakat Mehmet Ali Birand saatlerden çok futbol ile ilgiliydi. Arkadaşlarla futboldan konuştu bir süre. İlgimi çeken bir konu olmadığından sesimi çıkarıp konuya karışmadım. Kolunda ise o rüküş saatlerden biri yoktu, gayet şık, sade bir saat vardı.

Gitmek üzereyken en azından merakımı gidermek adına kaç saati olduğunu sordum. 

"25 tane saatim var" deyip uzaklaştı. 

O gittikten sonra Ekşi Sözlük'te Mehmet Ali Birand'ın saatleri hakkında neler yazmışlar diye baktım. Merak edenler için tık: Mehmet Ali Birand'ın saati

Not: Yukarıdaki ekran görüntüsünde, Mehmet Ali Birand'ın kolunda bulunan ibretlik saatin markası da, 2004 İtalya doğumlu GAGÀ
http://globalwatchstore.com/wp-content/uploads/2011/09/5020-2.jpg


"Ne İçindeyim Zamanın"


Aşağıda okuyacağınz metin TRT'nin internet sitesinden alınmıştır:

"Tarihi saatlerin dünyasında yaşayan dört saat ustası “Ne İçindeyim Zamanın” adlı programla ekrana geliyor: 

Sungutay Şerafettinoğlu, Şule Gürbüz, Recep Gürgen ve Şükran Lişesivdin.

Onların ki, telaştan uzak; sakin, zamanın ne içinde ne de büsbütün dışında oldukları bir yaşam. Mazbut biraz da münzevi duruşları onların tercihi olmuş. Zamanı sıradan insanlara göre farklı algılamış farklı yaşamışlar.

Geçen zamanla değil, doğrudan doğruya tamir ettikleri saatle bir bağ kuruyorlar. Saatler onlar için sadece bir zaman ölçer değil. 
Bu farklı dünyanın insanlarıyla karşılaştığınızda, sanki zaman sizin için de faklılaşıyor; yavaşlıyor… 

Onlarla alışkın olduğunuz hızlı yaşamın dışına çıkıp, sakin akan bir nehrin akıntısına kapılıveriyorsunuz.


(...)

Bütün bunların yanında bir zorluk daha bekliyor sizi; münzevi kişilikleri. Onları dünyalarından çıkarıp konuşturabilmek, sözcüklere dökmeden yaşayageldiklerini anlatmalarını istemek çok zor. Çünkü onlar konuşmamışlar, sadece yaşamışlar. 

Röportajlar onların zaman ve saatle ilişkilerini vermekten uzaklaşıyor; ifadelendirebildikleri birkaç sözcükle sınırlanıyor… Kayda alabildikleriniz bu işe nasıl başladıkları ve saatlere olan sevgileri…" 

Meraklılar lütfen yayın programını bir kenara not etsin:

  • TRTHABER 26 Nisan 2012 Perşembe 23:10
  • TRTHABER 28 Nisan 2012 Cumartesi 04:15
  • TRTHABER 29 Nisan 2012 Pazar 15:20

Not: Elbette "Ne İçindeyim Zamanın" isimli yapım çok şey (belki de hiçbir şey) beklenmemesi gereken bir belgesel. Neticede, program, derinliği olmayan, önemli konulara odaklanamayan bir yapım olmaktan öteye gitmiyor. Konuyla ilgili yeterinvce bilgisi olanlan izlemese de olur. Çünkü bu program bilenlere bir şey katmıyor.. Yine de, Şule Gürbüz ve Recep Gürgen usta hürmetine seyretmeye değer.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...