Her saat kendi şarkısını söyler



Jaeger-LeCoultre Chaplin Memovox




Jaeger-LeCoultre, 180 yıl önce temelleri atılmış, derdi hep kaliteli saatler üretmek olan bir üretici. Haklı olarak tarihleriyle gurur duyuyorlar. Bunca uzun bir tarihten dolayı tanıtım yapma konusunda sıkıntı çekmiyorlar.

Şirketin saatlerinden birine sahip olanlardan biri de ünlü oyuncu Charles Chaplin imiş. Onun yolundan giden torunu yazar ve sinemacı Carmen Chaplin'in bugün Milliyet gazetesinin Cadde ekinde söyledikleri saatlerle insanlar arasındaki bağlara işaret ettiği için önemli:

“Antika saatleri çok seviyorum, en çok da geçmişleri ve hikayeleri olmasını. 1920’ler ve retro tarzındaki minik ve mücevher şeklindeki saatler bana hitap ediyor. Minik bir mücevherin arkasında kalp atışı gibi bir mekanizma olması beni büyülüyor.” 
Carmen Chaplin, dedesinin saatiyle.

Carmen Hanım bu sözlerin ardından dedesi Charles Chaplin'in saatini anlatıyor: 
“Dedemin saati beni çok etkiliyor. Çünkü dedem saati babam Michael Chaplin’e 14 yaşına bastığında hediye etmiş. Babam da evlenirken saati anneme hediye etmiş. Bizim ailede uğur getirdiğine inanılıyor. Çünkü anne ve babam 45 yıldır evliler ve mutlular.”
Jaeger-LeCoultre, Carmen Chaplin'e kutlamaların şerefine bir film yapmasını önermiş. 25 Ocak 2013'te ‘A Time for Everything’ (Her şey İçin bir zaman) filminin gösterimi yapıldı. Carmen Chaplin hazırladığı filmi de anlatıyor:  
"Bu filmde zaman geçerken ruhumuzun bir parçasını bazı objelerde bıraktığımızı anlatıyorum. Filmde 3 kuşak Chaplinler oynuyoruz. Annem Patricia Chaplin ve kızım Uma Chaplin Bhalla bana eşlik ediyor.”
İşte tam bu noktada markanın bir önemi yok. Önemli olan bir hatıra olarak saate değer verilmesi, saatin değerli olması bir teferruat sadece. Sağlam ve arkasında sözü edilecek bir tarih barındıran saat olması önemli. Bu Seiko da olabilir, Tissot da. Geçmiş aynı zamanda hatıra demektir çünkü.

Zamana dayanıklı saatler zaman içinde kuşaktan kuşağa aktarılan sevginin de nişanesidir.

Aynı atölyede üretilen birbirine benzeyen saatler, birlikte zaman yolculuğuna çıktıkları kişilere bağlanınca özel bir sese kavuşuyor, benzersiz bir şarkı söylüyorlar.

Bir yıl daha geçerken


http://i419.photobucket.com/albums/pp273/monochorme/monochrome/McGonigle/McGonigle-Tourbillon-tempered08.jpg
McGonigle Tourbillon – Photo by Curtis @ tempered-online.com

Monochrome çok güzel bir blog. Son yazı vesilesiyle yine hakkını teslim etmek isterim. Düzenli ve çalışkan biri olan Frank Geelen tarafından yönetiliyor. Bence, meraklılar muhakkak bir kenara not etsin ve izlesin.

Konuya gelirsek: McGonigle Biraderler'den daha önce söz etmiştim. Aynı şeyleri tekrarlamayacağım. Sadece bu saate baktığımda neler gördüğümü söylemek istiyorum.

pkı kolumuzdaki diğer saatler gibi bu saat: Bir sanat eseri. 


Sanat eserlerinin doğasında zamana meydan okumak vardır. 

(Abuk subuk 'güncel sanat' saçmalıklarından söz etmiyorum. Uçup giden şeylerin ardında koşan sanatçılardan hazzetmiyorum. Zamana dokunan sanat eserleri önemli benim için.)
  
Sanat hep zamanla bağlantılıdır, zamanla doludur, zamanla uğraşmaktadır. 

Edebiyat, resim ve heykel gibi kadim sanatlardan saatlere uzanan ince ve elem dolu bir yol var

Tarihe nereden baktığımıza bağlı olarak bu yolu doygun ve neşeli olarak da tanımlayabiliriz. 

Ama yıllar geçse de sonuç değişmeyecektir:  

Biz faniler sanatı hep coşku verici ve kederli bulacağız. 


Sanat ve saatseverlere yeni yılda sağlık ve afiyet diliyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...