Dün çok güzel bir gündü. Önce Saat Dünyası dergisine uğradım, saatlerden, dergi tasarımından, Europe Star dergisinden başka dergilere, dergi kapaklarına kadar bol bol konuştuk. Sonra Tevfik Aydın'a uğradım, zaten Tevfik Aydın'ın güzel vitrinini görmek, içerde bulunmak yeterince iyidir her zaman, bir de her vakit bulamadığım Ömer Bey ile sohbet etme olanağı da yakalayınca günüm daha bir güzelleşti. İkimizin de okuduğu ve 1940'larda yayımlanmış bir kitap dolayısıyla biraz konuştuk ama her zaman dönüp dolaştığımız konu saat oluyor elbette, saatler benim de hayatımın temel noktası değilse de önemli bir yer tutuyor (dolayısıyla saatlerden anlayan birisini görmek hele bir de edebiyata ilgisi varsa bulunmaz nimettir benim için) ama saatler ve kalemler Ömer Bey'in hem işi hem hayatı.
Ancak hayatımızda kitapların da çok elzem bir yeri var: Dolayısıyla İlhan Ayverdi'nin hazırladığı ve yeni baskısı yapılan 1411 sayfalı Misalli Büyük Türkçe Sözlüğü de heyecanla anlattım, Ömer Bey beni hiç yadırgamadı ve ilgiyle dinledi. Edebiyat ve sanat düşkünü ama saatlerden uzak duran bir arkadaşıma Tissot Visodate 1957 modelini anlatsam hiç ilgilenmezdi oysa. Oysa Maurice Blanchot ile mesela Longine marka kadranı dalgalı olan bir saat arasındaki bir bağ var, Breguet ve Max Jacop arasında da ayrı bir bağ var, dolayısıyla saatler edebiyatın içinde, saatlerin de içinde edebiyat var. İşte bu tarz konularla ilgilenen, Ahmet Hamdi Tanpınar'ı seven insanlar benim için çok kıymetli, gördüğüm vakit bırakmak istemiyorum, daha çok konuşalım veya bir saate bakıp susalım istiyorum.
Neyse sözü uzatmayalım aklımda epeydir Tissot'nun Visodate 1957 modeline canlı olarak bakmak ve kurcalamak vardı, bu isteğim de dün gerçekleşti. Bu saat internet üzerinde görüldüğü gibi değil. İnternetteki fotoğraflarında da hoş görünüyor fakat biraz klasik ve sıradan bir izlenim de bırakmıyor değil. Ancak bu saati gidin ve görün, bence gözlerinize inanamayacaksınız, öylesine güzel ve şık bir saat ki uzun süre elimden bırakamadım.
Tissot'nun Visodate 1957 modelinin en güzel yanı ışıl ışıl olması, kasanın çelik aksamı ve saatin kadranında çok temiz bir işçilik var ve saat pürüzsüz hatlara sahip. Bazı saatler ışığı yutar adeta, ama Visodate 1957 için bu geçerli değil ışık nereden gelirse gelsin yüzeyinden yansıyor ve saati daha da çekici kılıyor. Gün ışığıyla yıkanmayı seven bir saat bu.
Ayrıca saatin arka tarafındaki mekanizmasını seyretmesi de çok hoş. Arkası açık her model bu kadar güzel olmuyor oysa, çünkü artık hemen her saatin arkası camdan seyredilecek bir şey var. Ne yazık ki bazı saatlerin mekanizmaları öyle sıradan ve sıkıntı verici ki keşke kapatsalarmış diyor insan!
ZALİM YÖNETİCİLERİN YAŞATTIĞI LOGO EZİYETİ
Visodate modeli ilk kez 1953 yılında Tissot'nun 100. yılı şerefine düşünülmüş, yukarıda fotoğrafı görülen yeniden yorumlanmış Visodate modelinde ise eski logo kullanılmış. Bence eski logo çok güzel bir tasarım ve hatırlanması da önemli, belki bir pişmanlık da olabilir, geriye dönüş olmayacağı için küçük bir özür belki de.
Eski logonun kullanılması bazı şeylerin değişmemesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Demek istediğim, yeni olan her şeyin güzel olmadığıdır. Bu saat güzel çünkü hem eski logoyu taşıyor hem de geçmişe bir selam gönderiyor, 'unutmadık', 'hatırlıyoruz' diyor. Şimdiki logo ise son derece çirkin bence, çok düz ve çok basit, Tissot'nun logosundaki büyük ve haşmetli 'T' harfi yıllar içinde kırpıla kırpıla, azala azala bambaşka bir şeye dönüştü! Oysa harf karakterlerinin markaya has bir şahsiyetleri vardır. Harflerin de kendilerine göre ifade ettikleri simgesel anlamlar vardır. Kurumların sık sık logo değiştirmesi fayda yerine zarar getiriyor, kafa karışıklığına neden oluyor. Bazı kurumlar yüzyıllardır aynı logoyu kullanarak sağlam ve güçlü olduklarını söylemek ister, bu da anlaşılır. Logo değişimi ise bana kalırsa bir kimlik bunalımını ifade eder, kendine güvenen logosunu değiştirmez, yani kurumlar için arzulanan amacın dışında bir okuma da sağlayabilir.
Kimi şirketlerin yöneticileri aman kolayca tanınsın, aman herkes adını bilsin diye logolarını basitleştirerek düzleştirerek kişiliksiz, yavan bir logoya geçiyorlar, bunu yaparken de müşterilerine hiç sormuyorlar. Geçtiğimiz günlerde büyük bir giyim firması logosunu değiştirince o markayı sevenler ayaklandılar, Facebook üzerinde binlerce kişiye ulaştılar ve şirketin geri adım atmasına neden oldular. Bütün bu fiyaskoların altına imza atan ruhsuz ve darkafalı yöneticiler pahalı koltuklarında oturarak markayı geliştirmekle uğraşacaklarına can sıkıntısından böyle abukluklara neden oluyorlar, bu tür yöneticiler densizliklerini kadirbilmezliklerini de bayrak yaptıklarının farkında değil. En iyisi durmadan logo değiştiren bu tür markaları cezalandırmak ve müşteri olarak uzak durmaktır.
Neyse yine sözü uzattım. Ben susayım biraz, siz de yazılanları tamamen unutun ve yukarıdaki saate bakın.
Değişmeyen duygulara, mütevazı oluşa, işe yararlığa, işçiliğe ve güzelliğe bir övgüyu göreceksiniz.
otomatik saatler neden bu kadar can alıcı sade ve mükemmeller acaba..şu resimdeki tissotun inceliği muhteşem..
YanıtlaSilAldığım ilk mekanik saat oldu bu..
YanıtlaSil@cadanur,
YanıtlaSilHayırlı olsun. Çok çok güzel bir saat almışsınız. Çevre dostu mekanik saatlerin dünyasına sağlam bir başlangıç olmuş. Tebrik ederim.
@ephemeralove,
YanıtlaSilMekanik saatler güzel çünkü arkalarında, tarih, zanaat, mühendislik ve sanat birikimi var.
bu saat harika, blogunuz da öyle.
YanıtlaSilsaygılar
Yakindan bakinca buradaki kadar ihtisami yok maalesef. kasa capi kucuk ve de. cami oval. koselere dogru saniye ibresinde yansimsya sebep oluyor.
YanıtlaSiliyi günler. Saat 1953 yılı 100 yıl şerefine duşunulmuş ise neden visodate 1957 diye geçiyor. 1957 sene ile ilgili değilde başka bir şeylemi ilgili acaba? yanıtlarsanız sevinirim.
YanıtlaSilMerhaba Asaf Bey,
SilVisodate modeli ilk kez 1953 yılında Tissot'nun 100. yılı şerefine düşünülmüş bir model, (malum şirket 1853 doğumlu).
1957'de bu model üzerinde önemli değişiklikler yapıldı.
Yukarıda fotoğrafı görülen modele gelince, bu saat 1957 ismini taşıyor çünkü o yıl yapılan değiklikler esas alınarak yeniden yorumlanmış bir model.
çok teşekkür ederim yanıtınız için. maurice lacroixle pontos day date mi (4800tl) visodate mi (1200 tl)seçimi yapmakta zorlanıyordum. aynı makina safir cam aynı kasa tama kabul bazı iyileştirmeler ola bilir maurice lacroixde ama 3600 tl fark ola bilecek ne ola bilir diye kızıyordum. sizin bu yazınızı okuduktan sonra duşunmeden visodate aldım. iyiki de almışım. saati çok beğendim. tekrar bilgi için teşekkürler.
YanıtlaSilRica ederim. Hayırlı olsun yeni saatiniz.
Sil