(c) bizans |
Otomatik saatlerin (hele kronometreli ise) güzelliğine kapılan mekanik saat sevenlerin gözüne perdeler inmiştir sanki. Pürdikkat, bileğinin üzerindeki o ince titreşimi hissettiği vakit, bir de kendi içinde ayrı bir dünya olan bu zaman makinesinin mekanizmasını gördüyse artık onu tutacak bir güç bulunmaz. İçindeki taze hevesle yeni otomatik saatlere doğru gönlü akmaya başlar.
Fakat kurmalı saatler böyle değildir.
Kurmalı saater geçici, uçucu heveslere kapalıdır.
Kurmalı saatler bugün artık Marcel Proust'un 7 ciltlik Kayıp Zamanın İzinde kitabını veya James Joyce'un Ulysses isimli enfes yapıtını okumak gibidir; tutku, ihtiras ve kök salmanın dışavurumudur.
Kurmalı saat kendi geleneğini yaratma arzusudur.
Otomatik mekanizma bazen saati kolunuzda unutmanıza olanak tanır, kurmalı saatler ise belirgin aralıklarla kendini hatırlatmayı bir vazife bilir. Eğer onunla ilgilenmez iseniz sizi derin bir suskunluk karşılayacaktır.
Kurmalı saatlerin sorumluluk duygusunun canlı bir örneği olduğuna işaret etmek isterim. Otomatik bir saati bileğinize takmanız yeterlidir, oysa kurmalı bir saati sadece bileğe takmak yetmez, onu sevip saymaz, akşamları ayarlamak bir şölendir, merasimdir vey adeta dini bir ayindir.
Saatin tacını (kurma kolunu) çevirirken, çarkların içe dönük bir edâ ile hareketleri ve saatten kulaklara tırmanan o saatten saate değişen muhteşem tıkırtı sesleri bambaşka bir haz kaynağıdır aynı zamanda. Çarkların dönüşünü duymak, çarkı bilmek, kültürü ve tarihi anlamak, her şeye rağmen, bütün acılara ve kötülüklere rağmen hayatın devam ettiğinin bir levhası, dünyanın dönüşünün bir göstergesi gibidir.
24 ve 60 rakamları Babil'de kutsal bilinirdi, saatlerin üzerinde onların bize bıraktığı miraslardan biri olan sayılara bakıyorum ve saati kurmaya başlıyorum:
Tıkır da tıkır, gözümün önüne okulun bahçesinde top oynayan çocukları izlediğim günler geliyor (1975 olmalı), tıkır da tıkır, bir dostluğun başlangıcını hatırlıyorum ve masanın üzerindeki Kambur kitabını görüyorum, tıkır da tıkır.
Dünya hatıralar denizinde yüzüyor...