Saatler / Geyikler

Oray Eğin

Lale Müldür’ün çok sevdiğim bir şiir kitabının adı Saatler / Geyikler. Dün, Milliyet’teki köşesinde Güngör Uras fiyatı 500 bin YTL’yi bulan saatlerden bahsetmiş. Tabii bu fiyatlara yönelik şaşkınlığını da saklamamış.

Saat piyasasındakiler erkeğin koluna taktığı aksesuarlara neden bu kadar para yatırdığını soranlara “Çünkü kimse restoranların, kulüplerin içine Porsche’lerini, Mercedes’lerini, Ferrari’lerini sokamıyor” derler. Erkek için aksesuar çok sınırlı zaten, saat bu konuda en baskın olanı.

Yine derler ki “Bir tourbillon’u olanın hayatta istediğini yapması için hiçbir engel yoktur.” Yerçekiminin saatlerin geri kalmasına sebep olan etkisini yok eden bu mekanizmayı yapan çok az saat ustası kaldı İsviçre’de ve maalesef yaşları çok ileri olduğu için giderek nesilleri tükeniyor. Elle yapılan bu saatlerin yüksek fiyatları da bu yüzden zaten. Tourbillon saatler de kolda takılmak için değil, kasada tutulmak için alınan antikalar gibi.

Saat dünyası içine girildiğinde sizi daha da çeken bir bataklık gibidir. En iyisi uzağında durmak ve hiç bulaşmamak. Bir kere dalındığında maddi ve manevi yıkımlara sebep oluyor. Bir saat beğeniyorsunuz, giderek başka mekanizmalarını istiyorsunuz. Fiyatlar da yerinde durmuyor tabii ki. Hep bir üst, bir üst derken insanın alamayacağı noktaya kadar varıyorsunuz. İş, Güngör Uras’ın şaşkınlıka anlattığı 500 bin YTL’lik saatlere kadar varıyor işte.

Ama illa saat piyasasına dalacaksanız, birkaç tavsiyede bulunayım.

İnsanın kolundaki saati yapan firmanın sadece saatçilik konusunda uzmanlaşmış olması gerekir. Diğer saatlere küçümsenerek bakılır. Her ne kadar popüler olsalar da, işi bilenler Cartier, Bvlgari, Chopard markalarına sempatiyle yaklaşmazlar. Rolex ve maalesef Uras’ın taklidini aldığı Franck Muller de fazla popüler olduğundan küçümsenir: ‘Yeni para’ ve ‘sonradan görme’ derler bu saatler için...

Akşam, 11.08.2008, sayfa: 4.

Bir Öykü

Ahaz'ın Öyküsü
Endülüs'te, Kastilya ve Leon Kralı x. Alfonso (Akıllı Alfonso) bir dizi astronomi kitabının çevrilmesini emrettiğinde, kitaplar arasında, değişik saat yapımı yöntemlerini içeren bir cilt de bulunuyordu. Burada tarif edilen bir cıvalı saat düzeneği, bir usturlabı hareket ettiriyor ve değişik çanlardan oluşan bir sistemi harekete geçirebiliyordu. Bu düzeneğin tarifinde, sabit ve sürekli bir güç sorununu çözmek için çok ilginç bir yöntemle karşılaşırız. Düzenek, tekerlek şeklinde dizilmiş ve birbirine çok küçük deliklerle bağlı on iki bölmeden oluşuyordu. Bölmelerin yarısı cıvayla doldurulup, tekerlek bir mil üzerine oturtuluyor ve bir iple ucuna asılan ağırlık sayesinde döndürülüyordu. Tekerleğin hareketi, ağır ağır bir bölmeden diğerine geçen cıvanın iğmesiyle yavaşlıyordu. 13. yüzyıl sonlarında Fransa'da hazırlanmış bir Kitabı Mukaddes'te yer alan ve Yahuda Kralı Ahaz'ın Eski Ahit'teki öyküsünü betimleyen minyatürden de açıkça anlaşıldığı gibi, bu tür taslaklar Batı'ya da aktarılmıştı. Öyküde, Tanrı , kuşkucu Ahaz'a zamanı geriye döndürecek güce sahip olduğunu gösterir.

P DERGİSİ KIŞ/2003/SAYI28 ZAMAN VE SANAT S.16

Saatleri toparlama enstitüsü



'Saatçılar Yuvası' 50 yıldır memleketin saatçilerine malzeme sağlıyor. Babasının izinden giden Yüksel Özcan zembereklerin ruhunu anlatıyor

PINAR ÖĞÜNÇ

'Saatçılar Yuvası' 50 senedir Sirkeci'de, 35 senedir de bu handayız. Babamın vefat ettiği 1989'dan beri onun yadigârını tek başıma yaşatmaya çalışıyorum. Babam Kemal Özcan'ı bilmeyen saatçi yoktur. Asıl işimiz tamirat değil, saat aksamı satıyoruz. Bazı parçaların imalatını da yapıyoruz: Saat mikaları, kurmalı masa saati zemberekleri, cep saatlerinin kurma anahtarları... Genelde pek hanım işi değildir, zaten handa da tekimdir. Herkes bilir, 'abla' diyerek hürmet eder. Ben gençkızlığımdan beri babamın yanına gelir giderdim, severdim bu işi, mecbur kalmış değilim. Üç kız kardeşiz biz, biri vefat etti, içlerinden ben çıktım saatçi. Çok isteyenim oldu, istemedim, hiç evlenmedim. Pişman da değilim.

En basit saatte yüzlerce parça vardır, bu çekmecelerin içinde hepsinin tek tek yerini bilirim, şaşırırlar: Avare çarkı, karanfil, cırcır makara, raket... Arada saat mikalarını keserim tornada. Bir de tabii artık pil değiştirme işimiz var. Zaten hep pilli saate döndü, onların da tamiri olmaz. Hele Çin malı saatler, pilden daha ucuz neredeyse. Bir de artık herkes cep telefonunun saatine bakıyor, kolunda saati olan azaldı. Hâlâ kurmalı saat kullanan geldiğinde çok mutlu olurum. Genelde yaşlı kişilerdir, ama meraklı gençler de var tek tük.

Saatlerin en çok balansı kırılır, ben de balans kısmını severim zaten, kalbidir çünkü. Şimdiki saatlerde entegresinde ya da bobininde sorun olur. Başka? Kadran boyalarını yaparım, rakamları yazarım, akrebi, yelkovanı boyarım; ince bir iştir. Saatler hassastır, içini o kadar bilsem de bozulduysa bir derdi var gibi gelir bana.

Rahmetli babamın saatlere özel ilgisi vardı, hatta bir saat fabrikası kurmak istedi, olmadı. Çok muteber bir işti onun zamanında. Saatçilere çok emeği vardır; yazdığı 'Kurma Direk Benzerleri Kitabı' hâlâ temel bilgi kitabıdır. Saatçilik Dergisi çıkarıyordu, onları ciltlettim şimdi. Öldüğünde 'Ulu çınar devrildi' dediler, birçok saatçi babam için yazılar yazdı. Saat tamirine merakı yoktu, saatleri severdi. Bir yandan da güzel şiir yazardı. Güneşi batarken görür, hemencecik Eski Türkçe karalamaya başlardı. Ben de arada bir yazarım işte. Okumayı severim. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü severek okumuşumdur meslek itibarıyla da.

Radikal Cumartesi, 19.08.2006, sayfa 2.

Saat dünyasının kralları




Vacheron Constantin, Breguet, Patek Philippe ve Audemars Piguet gibi geçmişten gelen isimlerle kolunuzdaki saatler arasındaki bağlantıyı biliyor musunuz? Onlar, saatlerin dünyasını yönetmiş ve geliştirmiş taçsız krallardı.

Azize BERGİN

Kolunuzdaki saat sizin en büyük yardımcınız, uyarıcınız ve de bir bakıma kişiliğinizin aynası. Saat satın alırken zevkinize ve ihtiyacınıza uygun bir model seçiyorsunuz. Ama sessizce zamanın akıp gidişini size bildiren bu sevimli aletlerin yaratıcılarının kimler olduğunu hiç düşündünüz mü? Vacheron Constantin, Breguet, Patek Philippe ve Audemars Piguet gibi geçmişten gelen isimlerle kolunuzdaki saatler arasındaki bağlantıyı biliyor musunuz? Onlar saatlerin dünyasını yönetmiş, geliştirmiş taçsız krallar.

İnsanoğlu, yaşamını mağaralarda sürdürürken de zamanı öğrenme isteğine karşı koyamıyordu. İlkel yöntemlerle gece ve gündüz ayırımını yapıp, kısıtlı bilgisiyle zaman dilimlerini saptamaya çalışıyordu. Bugün bizler nasıl günlük hayatımızı zamanın akışına göre düzenlemek zorundaysak, atalarımız da aynı kaygıları taşıyorlardı.

Zamanı ölçme tutkusu, uygarlıklar geliştikçe azalmak yerine daha da arttı. Yüzyıllar boyunca zaman ölçme tutkusu azalmak şöyle dursun, giderek çoğaldı ve bu alanda yeni buluşlara yol açtı. İngiltere, Hollanda, İsviçre ve Fransa'da zamanı ölçme tutkunları yaptıkları çalışmalarla insanlığa yeni icadlar kazandırdılar. Bir süre sonra da zaman ölçen aletlerin yapımı bir sanayi dalına dönüştü.

Onsekizinci yüzyılın ortalarında bilim ve teknikten yararlanarak saat üreten bazı aileler, bu işin kârlı bir meslek olacağının bilincindeydiler. O ailelerin isimleri bugün de saygıyla anılıyor. 1755 yılında saatçilik 'bilimsel'' bir sanat olarak tanımlanmıştı. Paris'te saatçilikle ilgili tartışmalar sürüp giderken Montesquieu, Bufon ve Diderot büyük düşünürler, eserlerini yaratmakla meşguldüler. O tarihlerde 24 yaşında olan Jean Marc Vacheron adında bir delikanlı da İsviçre'nin Cenevre kentinde kendi adını taşıyan bir saat atelyesi kurmaya çalışıyordu. Bu genç adama göre, hayatta önemli olan zamandı ve onun ilerleyişini saptayabilmek daha da önemliydi. Jean Marc Vacheron, atelyesinde yılmadan çalışmalarını sürdürdü ve bugün yanımızdan hiç eksik etmediğimiz saatlerin öncülerini imal etti.

İDEALİST GENÇLER

Aşağı yukarı aynı tarihlerde, Versailles'de yaşayan Louis Breguet adında 15 yaşında bir delikanlı adayı da saat üretmeyi aklına koymuştu. Paris'te Ferdinand Berthoud ve Jean Antoine Lepine adındaki saat ustalarının yanında çıraklık yaptıktan sonra kendi atelyesini kurdu. Yıl, 1775'ti. Abraham Louis küçük eyeleri, cımbızları ve de kafasını kullanarak hedefine ulaşma çabasındaydı. Bu genç adamdan önce saat yapımı çok ilkel koşullar içindeydi. Ama Abraham Louis, çalışmaları sırasında yeni teknikleri denemekten asla kaçınmamıştı.

Breguet'nin dehası, hayatı boyunca ona yeni ufuklar açtı. Breguet, kurmalı saatleriyle üne kavuştu. Duvar ve masa saatlerinin bir anahtarla kurulup çalışması o dönem için şaşırtıcı bir gelişmeydi. Saat kurmaya yarayan anahtara, mucidinin adı verildi. Breguet, 1823 ile 1830 yılları arasındaki dönemde, pandüllü beş adet saat örneği hazırlamıştı. 1810 yılında ise Napoli kraliçesi için bileğe takılan bir saat yaratmıştı. Ayrıca Fransa Kraliçesi Marie Antoinette için de o döneme göre çok karmaşık bir tekniğe sahip ilginç bir kol saati hazırlamıştı.

Louis Breguet'nin saatçilikteki buluşları, bu mesleğin devlerini de harekete geçirmişti. Baba- oğul Vacheron'lar, 1819'da François Constantin ile ortak oldular. Böylece saatçiliğin tarihinde yeni bir dönem başlamış oldu. Karmaşık tekniğe rağmen saatlerin birer sanat eserine dönüştürülmesi sağlandı.

SAATÇİLER DERNEK KURDU

Georges Leschot, 1839'da saatçilikte büyük bir yeniliğe imzasını attı ve saatlerin bazı parçalarının fabrikada üretilmesini sağladı. Birbirinin eşi olan parçaların seri olarak imal edilmesi, saatçiliğin bir sanayi dalına dönüşmesinde önemli rol oynadı. Aynı yılın bir mayıs günü, Patek, Czapek ve Cie'nin fabrikada üretilmiş ilk saatleri Cenevre'de satışa çıkarıldı. O tarihte Antoine Norbert de Patek 27 yaşındaydı. Yılda 200 saat imal edebiliyordu.

Altı yıl sonra Fransız saatçi Jean Adrien Philippe saat imalâtına bazı yenilikler getirdi. Kol saatlerinde rakamların rahatça görülebilmesini sağlayan ise Patek Philippe oldu. Aynı dönemde, saatçilikte önemli gelişmeler yaşandı. Joux Vadisi'nde Jules Audemars ve Edward Piguet, güçlerini ve bilgilerini birleştirerek 'saatçiliğin aristokratları' ünvanını kazandılar. 1881 yılında, 30 yaşlarındaki bu iki genç bir saatçilik derneğini kurdular. 1912'de Vacheron Constantin, Paris'te terör rüzgârları eserken saat modellerinde bir yenilik yaptı ve 'Tonneau' yani 'fıçı'' adıyla bilinen saatler, daha sonraki dönemlerde Cartier'ye de ilham kaynağı oldu.

Patek Philippe, 'Calatrava' adıyla bilinen saatı 1932 yılında satışa çıkardı. 1955 yılında geniş tabanlı, camları bombeli saatler büyük ilgi görmeye başladı. Altın çerçeveli büyük saatlere ilgi de giderek artıyordu. Daha sonraları spor saat modelleri moda oldu. Arnold Schwarzenegger'in 'Terminator'' filmlerinde kullandığı saatler de bu modelin benzerleriydi.

Modern zamanların dâhi saatçisi Breguet, 30 yaşında iken İsviçre saatçiliğini gölgede bırakmak için geceli gündüzlü çalışmaya koyulmuştu. Yılda 18 bin saat üretebilen fabrikası sayesinde bu hayalini bir anlamda gerçekleştirmiş oldu.

Saatlerin dünyasında 70'li yıllara damgasını vuranlar ise Chaumer kardeşlerdi. Breguet'nin fabrikasını satın aldıktan sonra, yeni modeller üretmeye başladılar.

SWATCH EZDİ GEÇTİ

1999'da Swatch grubu yılda 100 bin saat üretecek kapasiteye ulaştı. Saatçiliğin öncülüğünü yapan firmalar artık birer sanat eseri niteliği taşıyan saatlerini üretmeyi sürdürüyorlar. Bugün ultra modern atelyelerde ve fabrikalarda geceli gündüzlü çalışılıyor ve her yaşa, her zevke uygun binbir çeşit saat, alıcılarını bekliyor.

Saat imalâtçılığı, bir zamanlar sadece erkeklere özgü bir meslekti. Karmaşık çalışma yöntemlerini kadınların benimseyemeyecekleri sanılıyordu. Fakat bugün dünyanın en güzel, en değerli saatlerini üretenler arasında kadınlar da yer alıyor.

BREGUET

Abraham Louis Breguet (1747 - 1823) daha on dört yaşındayken saatçiliğe ilgi duymaya başlamıştı. 1775'te Paris'te bir atelye kurdu. Bu dâhi saatçi, yuvarlak saat modelleriyle üne kavuşmuştu.

VACHERON CONSTANTIN

Jean Marc Vacheron, 1755 yılında 24 yaşında iken saatçiliğe başlamıştı. Oğlu, 1819'da François Constantin ile ortak oldu. 1839'da da Georges Leschot ile birlikte çalışmaya başladılar. Böylece saat sadece el emeğiyle üretilen bir alet olmaktan çıktı.

PATEK PHILIPPE

1 Mayıs 1839'da Patek, Czapek ve Cie, Cenevre'de atelyelerini kurdular. Antoine Norbert de Patek, Jean Adrien Philippe ile ortak oldu. Saatlerinin makineleri çok eski de olsa, seçtikleri model sadeliğiyle ön plana çıkarıyordu.

AUDEMARS PIGUET

Jules Audemars ve Edward Piguet, saatçilik şirketlerini 1881'de kurdular ve özellikle cep saati yaptılar. Günümüzde kadınlar da erkeklerle birlikte saat işinde çalışıyorlar.

Kaynak: Hürriyet Tarih, 4 Haziran 2003, Sayfa: 12-13
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...