Sabah gazetesinde geçtiğimiz Temmuz ayında Glasshütte Original CEO'su Frank Müller'in görüşlerini içeren ve markaya ilişkin değişik bilgilerin verildiği, Fatih Atalay imzalı bir haber yayımlandı.
Kimilerine saçma gelebilecek ama haberde Müller Bey'in övünçle sözünü ettiği "Saatlerimizin sahteleri olmasaydı, bu tam bir felaket olurdu" ifadesini hiç beğenmedim, Frank Müller Bey "Demek ki biz kopyalanmaya değer saatler üretiyoruz" diyor yani bilinen tabirle 'taklitler asıllarını yaşatır' demeye getiriyor.
Frank Müller sahte saat ile gerçeğinin arasında farkın çok belirgin olduğunu belirterek, "Aradaki fark o kadar bariz ki, bu 3 tekerlikli bir Audi kullanmak gibi" demiş.
Bu aslında harcıalem sözlerden sonra benim en çok hoşuma giden cümleleri şöyle:
"Bizim saatlerimizi güzel kadınlara benzer. Glashütte Original saatlerine bakılmasını, yanınızdan geçen güzel bir kadına göz çevrilmesine benzetiyorum"
Haber şöyle devam ediyor:
"Yılda ortalama 8 bin saat sattıklarının altını çizen Müller, en çok saat sattıkları ülkelerin Çin ve Hong Kong olduğunu, Almanya'nın sıralamada ikinci, Amerika'nın ise üçüncü olduğunu vurguladı. Dünyada 53 ülkede Glashütte saatlerinin satıldığını, 2.5 senedir faaliyet gösterdikleri Türkiye'nin bugün 15. sırada yer aldığını belirtti. Bu kadar kısa bir zamanda 15. sıraya kadar yükselen Türkiye hakkında "Bizim açımızdan yeni bir pazar. Fakat büyümeye açık ve potansiyeli yüksek. İstanbul'u bir sıfatla nitelendireceksem 'sofistike' derim" değerlendirmesini yapan Müller, saatlerinin fiyatlarının 5 bin 500 Euro'dan 110 bin Euro'ya kadar çıktığını kaydetti. Müller, yakın zamanda tanıtacakları yeni koleksiyonlarında bulunacak birkaç saatin fiyatının 200 bin Euro seviyesinde olacağını sözlerine ekledi.
MÜLLER, üretim kapasitelerinin yüzdc 100 olduğunu kaydetti. Bir saatin 2-3 ayda tamamlandığını vurgulayan Müller, "Fakat daha karmaşık olanlar en az 6 ayda bitiyor. Saatlerimizde bulunan parçaların yüzde 95'ini kendi fabrikamızda üretiyoruz. Bir saatin üretilmesinde 150 farklı kişi çalışıyor" dedi. Müller, saatlerin insanların kişiliklerini temsil ettiğini belirtti.
SAAT sektöründe yeniliğin hiçbir zaman bitmeyeceğini vurgulayan Müller, her sene 3 yenilik yaptıklarını, rakiplerinin ancak 1 yenilikle seneyi kapattıklarını iddia etti.
'Bugün birçok prestijli saat üreticisi saatlerini İsviçre'de yaptırıyor. Siz Alman markası olarak dezavantajlı mısınız?' sorusuna Müller, "Biz Alman markası olmaktan gururluyuz. Sonuçta yıllardır Alman markalar kalite, teknoloji ve güvenin sembolü olmuştur" cevabını verdi. Bugün ürettikleri saatlerin yüzde 10'unun kadınlara özel olduğuna dikkat çeken Müller, gelecekte bu oranın yükseleceğini sözlerine ekledi."
Sabah, 13.07.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder