Gizli Yüz



Bu sıralar eşelendiğim SürrealPisi blogundan yola çıkıp "Gizli Yüz" filmi ile ilgili bir şeyler ararken karşıma çıkan Ekşi Sözlük'ten bir madde çıktı, Atlantisten Gelen Zekiye'nin güzelim kaleminden dinleyelim:

"Ömer kavur'un nahif ve gerçeküstücü bir anlatımla perdahladığı bu film, belki de en bireysel çalışması olması hasebiyle estet dilinin sınırlarında gezinir bolca..

Filmin üzerine kurulmuş olan tema, vaktiyle Metin Erksan'ın pek latif filmi olan Sevmek Zamanı'nda da karşımıza çıktıydı: "Surete meftun olma ve bir suretin peşinden gitme"..

Kadın (Zuhal Olcay), bir fotoğrafçı (Fikret Kuşkan)nın Rum meyhanelerinde çektiği resimlerde, öteki'nin o hep peşinde olduğu yüzünü aramaya başlar.. Nihayetinde bulduğu yüz, bir saat tamircisinin yüzüdür (Rutkay Aziz'dir bu yüzün sahibi de)..

Ve bir arama serüveni başlar böylece; lakin saatçı, dükkanını da kapayıp sırra kadem basmıştır.. Kadın ve fotoğrafçı, zemberekler, pandüller, kuleler arası bir zamanın peşisıra aramaya devam ederler adamı ve yüzünü.. Nitekim kadın da, kum saatini ters çevirir ve ortadan kaybolur, saatçının yazgına ortak olarak..

Geriye kalan fotoğrafçının halini anlamak zor olmaz herhalde.. Bu üç suret, birbirlerinin "yok"luğuna aşık bir varlık olur çıkarlar işte velhasıl..

İnsanın sürgit arayışına bir güzelleme olan filmin, edebiyattaki muadilleri de aklıma gelmeden edemedi imdi.. Ne ise, daha fazla gözleri doldurmadan kapatalım bu bahsi Mümtaz.."

Ayrıca filmde geçen bir diyalog var, hidden lethe yazmış:

"Ne olmasını istersin en çok?"

"İnsanlara saatleri anlatmak isterdim.

mekanizmaların inceliğini...
yayların korkunçluğu...
çarkların karanlığını...

şimdi kimse
saatlerin farkında bile değil.

belki bunun için, insanlar kederli

belki bunun için,
kendi hikayelerini bile anlatamıyorlar

akreple yelkovanın arkasında nasıl bir can vardır
hissetmiyorlar bile.

İnsanlara
saatlerın sırrını anlatabilmek isterdim.

O zaman uykudan uyanır gibi dünyaya yeniden gözlerini açarken
kederlerinden kurtulurlar
belki
kendi hikayelerini bile anlatabilirler
."

[Desen: SürrealPisi blogundan alınmıştır.]

Pilli ve Mekanik saat arasındaki farklar


Daha önce Ekşi Sözlük'te katkıda bulunduğum 'Canon ile Nikon arasındaki farklar' maddesinden esinlenerek pilli ve mekanik saatler hakkında yarı şaka yarı ciddi değerlendirmeler:

- Pilli saatler erkeklere, mekanik saatler kadınlara benzer.

- Pilli saatler hafiftir, mekanik saatler ağır.

- Pilli saatler süslüdür, mekanik saatler sade.

- Pilli saatler akılcıdır, mekanik saatler duygusal.

- Pilli saatler soğuktur, mekanik saatler sıcak.

- Pilli saatler gevezedir, mekanik saatler susmayı sever.

- Pilli saatler aldatabilir, mekanik saatler vefalıdır.

- Pilli saatler sayısal verilere, mekanik saatler analog verilere güvenir.

- Pilli saatler sıkıntı, mekanik saatler heyecan vericidir.

- Pilli saatler likör, mekanik saatler şarap gibidir.

- Pilli saatler okumayı, mekanik saatler yazmayı sever.

- Pilli saatler su gibidir, mekanik saatler toprak.

- Pilli saatler sevgidir, mekanik saatler aşk.

- Pilli saatler şımarıktır, mekanik saatler akıllı uslu.

- Pilli saatler görevdir, mekanik saatler tutku.

- Pilli saatler pop müzik, mekanik saatler klasik müziğe benzer.

- Pilli saatler Madonna'dır, mekanik saatler Hande Özyürek.

- Pilli saatler hedefe adım adım ilerler, mekanik saatler koşarak.

- Pilli saatler yol sormaz kaybolur, mekanik saatler gideceği yeri bilir.

- Pilli saatler romandır, mekanik saatler şiir.

- Pilli saatler çöp üretir, mekanik saatler hatıra.

- Pilli saatler ancak kuşatır, mekanik saatler ise fetheder.

ForumDonanımHaber



"Teorik değil de pratik bilgiler lazım bana" diyen bir arkadaşımı daha ForumDonanımHaber'in saat forumuna yönlendirdim. Biliyorsunuz saat konusunda Türkçe içerik son derece az, doğru dürüst kitap dahi yok. Bir kitabevine girin ve saatlerle ilgili kitapları sorun, en büyük kitabevinde dahi önünüze bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda kitap konacak ve büyük bir ihtimal bunlar istediğiniz şeyler olmayacak. Yayınevleri bu konuya hiç önem vermiyor oysa Fransızca, İngilizce veya Almanca külliyata baktığınızda karşınıza yüzyılların birikimi çıkıyor, utanıyorsunuz. İnternet bu konudaki duvarları yıkıp kendisini geliştirmek için bir fırsat. Azıcık dil bilen için hele büyük bir bilgi birikimi var.

Bu nedenle de bloga bir kez daha yazmak istedim. ForumDonanımHaber'deki saatlerle ilgili bu forum pratik pek çok bilgi içeriyor. Hem artık forum epeyce büyüdü ve 120. sayfayı da devirdi. Üstelik bu aynı konudaki ikinci forum, birincisi sitenin yöneticileri tarafından haksız yere silinmişti. Neyse ki şimdi sağduyulu bir yönetim anlayışı mevcut ve forumdaki arkadaşlar da forumun ciddiyetinin bozulmaması için çaba gösteriyorlar.

Polemik, Teng, Azizim, axiaziz, bravoecho ve watcher6150 isimli üyeler soru soranlara yardımcı oluyorlar veya bildiklerini paylaşıyorlar. Ben bu forumdan çok şey öğrendiğimi daha önce yazmıştım. Her sayfada yeni bir şeyler öğrenmeye de devam ediyorum.

[Fotoğraf: Recep Gürgen Ustanın atölyesinden, 20 Mart 2009]

Mineli saatler, Graham'in tarihçesi ve küçük şirket büyük şirket ortaklığı



Başlıktaki yazılar RobbReport'un Nisan sayısında yer alıyor.

Derginin kapağındaki 'ağır' evi görünce korkarak, galiba saatlerle ilgili bir şey yok bu sayıda, diye düşünmüştüm ve fakat öyle değilmiş, hele büyük saat şirketlerinin kendi alanında uzmanlaşmış küçük şirketlerle işbirliğine gittiğinden ayrıntılı olarak söz edilen yazı her saatsever için gönülçelen türden (gönülçelen demişken J.D. Salinger'a selam).

Ultra gelenekçi Patek Philippe'in mineli saatleri ile ilgili yazı da uzunca ve dolu dolu. Dergi güzel, okumakta fayda var.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...