ZAMANSIZ TASARIM



Bazı saat tasarımların zamanı yoktur. Her dönem aynı heyecanla kola takılabilir, nesiller arasında bağlantı kurabilir. Jaeger-LeCoultre Geophysic Chronometer işte bu tarz bir saat. Seyrine doyum olmuyor böyle saatlerin.

Watch Plus dergisi ilkbahar sayısı çıktı



Daha önce Watch Plus dergisini çok beğendiğimi yazmıştım. Sonraki yazı derginin yeni sayısının gecikmesiyle ilgiliydi.

Fakat nihayet hasretle beklediğim derginin yeni sayısı elime geçti ve üzerimdeki kasvetli havayı dağıttı. Beklediğimden, düşündüğümden daha iyi bir dergi olduğunu gördüm. Kapakta Audemars Piguet var (Odemağ Pigey diye mi okunuyor, söyleyemiyorum, bir de Jaeger LeCoulte var, onu da bir türlü telaffuz edemiyorum).

Başlangıçta derginin haberler kısmı var, dergilerdeki bu bölümler çok güzel oluyor, mesela Sanat Dünyamız dergisinin bu bölüme verdiği isim "Rüzgar Gülü" adını taşıyordu, yeni Sanat Dünyamız dergilerinde bu bölümü kaldırdılar, neyse bu bölümü keyifle okudum, şaşırdığım yeni şeyler öğrendiğim haberler oldu bu bölümde. Sonra Audemars Piguet Millenary Carbon One incelemesi var, ardından Parmigiani Fleurier’in icra kurulu başkanı Jean-Marc Jacot ile yapılmış güzel bir söyleşi var. Jacot kendine ve Parmigiani Fleurier'e çok güveniyor, söyleşinin bir yerinde şöyle diyor:
"Herkes iyi, kaliteli saatler takmak istiyor. Hem çok pahalı olmayıp, çok güzel ve prestijli saatler de var. Bu tıpkı kıyafet gibi gelişir ve insanın kişisel gelişimi ile paralellik gösterir. Örneğin önce Omega alırsınız, bir süre sonra Rolex takmaya başlarsınız, hala yenilik aradığınızı düşünüyorsanız Jaeger LeColtre'a geçersiniz. En son mu? Tabii ki bize gelirsiniz!"


Sonra SIHH 2010 ile sayfalar süren bir bölüm var, arkasından Futbol ve Saat başlıklı bir dosya konusu geliyor. Bunlardan sonra "Bir Stern mucizesi" başlıklı ve Philippe Stern'in şahsi koleksiyonunun bir müzeye dönüşmesiyle ilgili bir yazı var ki dergiyi alanların önce bu yazıyı okumalarını tavsiye ederim. Keşke bu müzeden daha daha fazla fotoğraf olsaydı diye düşünmemek elde değil.

Bu yazıdan sonra benim bir yazım var, aynı ay içinde iki dergiye birden küçük de olsa katkım olmuş oldu (diğeri Saat Dünyası dergisindeki "Bunları biliyor muydunuz?" başlıklı sayfa: "Zaman makinelerine övgü" başlıklı bu yazının peşinden Şule Gürbüz ile yapılmış bir söyleşi var. Şule Gürbüz'e hep aynı sorular soruluyor, fakat bu söyleşi küçük maddi hatalar (kedisinin adı İnci, III. Mehmet değil II. Mehmet olacak) dışında benzerlerinden daha iyi, zaten Şule Hanım tatlı diliyle öyle bir anlatıyor ki aynı konuyu farklı sözcüklerle yeniden dinlemek insana klasik bir edebiyat yapıtını yeniden okuyormuş gibi geliyor.

GMT koleksiyonu, Vacheron Constantin Patrimony koleksiyonu, yeni modellerin olduğu kısımlardan sonra yazı dizisi “Saat Kuleleri ve Türkiye”, Şule Gürbüz’ün kaleminden bu sayıda yapılan girişle beraber başlıyor…

Eleştirim ise derginin fiyatıın 8 TL olması. Benzeri dergiler en az 10-15 TL'ye satılıyor çünkü.

Bir de şu var, "ben saat meraklısıyım" diyenin bir kitaplığı olmalı, bu kitaplıkta da dergiler kesinlikle yer almalıdır. (Gerçi "Ben fotoğraf sanatına çok meraklıyım" diyenlerin evlerinde fotoğrafla ilgili hiç kitap/dergi olmadığını da gördük, "Ben şiir yazıyorum" diyenlerin şiir okumadığını da, büyük şairlerden haberi olmadığını da gördük ama bu döngünün dışında yer alan güzel insanların da varlığını biliyorum. Bu koşullar altında dergi lüks mü sayılır bilmem. Fakat insan zihnini zenginleştirecek herşeye ihtiyaç gözüyle bakmalıdır diye düşünüyorum.)

Abone olmak isteyenler için e-posta linki.

Bir Nevi Salvador Dali: Yvan Arpa



Salvador Dali'nin resim sanatının uçuk ama devrimci sayfalarında hatırı sayılır bir yeri vardır. Yvan Arpa da saatçilik sanatında benzeri bir konumda şimdi. Aslında Yvan Bey, Romain Jerome saatlerini tanıtırken Tim Burton ile anlaşıp garip şapkalar takmalı ve ilginç kostümler giymeli bence. Eleştirdiğim zannedilmesin, daha önce de yazmıştım RJ yenilikçilik ve kullandığı malzeme seçimiyle saatçilik dünyasının en ilginç kurumlarından biri.

Romain Jerome saatlerinde daha önce Titanic gemisinden alınmış paslanmış çelik ve ay tozu ile Apollo 11 ve Soyuz gemilerinden parçalar kullanılmıştı. Romain Jerome geçen sene tanıttığı ve küresel kriz ile alay ettiği saatin arkasından bu kez kimilerine göre haddini aşıp paleontolojide koprolit adı verilen türü tam olarak belirlenemeyen bir dinozora ait fosilleşmiş dışkı kullanarak saat üretmiş.

Saatin kadranını oluşturan turuncu ve gri damarlı sedef renkli bu maddenin saate yakıştığını düşünüyorum. Aklıma Chris Ofili'nin fil dışkısıyla yaptığı resimler geldi (Ofili'den daha önce de bir kavanoz vardı).

Bugünkü gazetelerde (Radikal, Hürriyet, Akşam, Birgün ve yanlış bir fotoğraf kullanan Bugün) bu saatle ilgili ayrıntılar okunabilir ama en güzel ayrıntı şu:

"Modern sanata yakın olduğunu ifade eden 45 yaşındaki Yvan Arpa, saat
sanayisinde yapılmayanları yaptığını ve "bu sanayinin karanlık tarafını temsil
ettiğini" savundu." (AFP/AA)

Ayrıca bundan 1 hafta önce de Louis Moinet markalı, dinozor kemiği parçaları kullanılmış bir saatin tanıtımı yapılmıştı. Adı çok fazla ortalıkta olmayan Louis Moinet de ilginç bir marka aslında, geçmişte Mars gezegeninden gelen meteorit parçalarının kullanıldığı bir saat üretmiş.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...