İskender Özsoy
Uykusuz gecelerinizde hangi saati dinliyorsunuz? Size hayatın sırlarını hatırlatan vücut saatinizi, mi yoksa duvardaki saati mi?
Yavru kuşun kanadı gibi çarpan kalbiniz mi daha yakın size yoksa sabaha yaklaştığınızı hatırlatan duvar saati mi?
Hangisinin sesi daha çok sevindirir sizi?
İcadından bu yana bir birini kovalayan akreple yelkovanı 67 yıldır kovalayan İstanbul'un en kıdemli saat tamircilerinden Ali Aydınoğlu 'na göre ikisi de.
Sabahların uyanınca yaşadığına şükrederek ezan okunmadan evinden çıkan ve Sabah namazını İstiklal Caddesi'ndeki Ağa Camisi'nde kıldıktan sonra dükkânını açan Ali Aydınoğlu Priştine'de 1929 yılında doğmuş. İkinci Dünya Savaşı yıllarında, 1939 yılında mesleğe başlayan Ali Usta okumayı ve çalışmayı güç koşullara karşın beraber yürütmüş. Sabahları yaşadığına şükretmesi gibi dükkânının duvarlarından saatlerin seslerini duymasına da, mesleğine hâlâ sürdürüyor olmasına da şükreden Aydınoğlu şöyle konuştu:
İşini çok seviyor
''Priştine'de hem okula hem dükkâna giderdim. Ustamın adı Aslan Ramadan . Mesleğe onun yanında başladım. 1960 yılana kadar yanında çalıştım. O benden iki sene önce Türkiye'ye geldi. Ben de buraya göç etmeye hazırlanırken boş gezmeyeyim diye yine Piriştine'de Cavit Saatçi adındaki başka bir ustanın yanında 18 ay çalıştım. 1963 yılında ailece İstanbul'a göç ettik. İstanbul'a gelir gelmez iki ay içinde dükkânımı açtım. O tarihten beri aynı sokakta çalışıyorum. İşimi seviyorum. İşimden bıkmadım. Çalışmaktan zevk alıyorum. Her çeşit saatin tamirini yaparım. Guguklu, duvar, cep, kol saati, fark etmez. Pilli saatleri bile yapıyorum. Eski saatler daha dayanıklı. Yeni saatler yaramaz. O saatleri yapıp satan para kazanıyor, biz kazanamıyoruz. Bana Türkiye'nin her yerinden tamire saat gelir. Eski saatleri zevkle onarıyorum. Parça sıkıntısı pek çekmiyorum. Bulamazsam kendim parça yaparım.''
Mesleğinin bazı meslekler gibi kaybolmayacağına, ancak ustalığın zamanla değerini yitireceğine inanan Aydınoğlu'na göre insan var oldukça saat de olacak, tamir de edilecek. Ali Usta bu yargısını yıllar önce seyrettiği bir filmi özetleyerek şöyle pekiştiriyor:
''50-55 sene önce bir film seyretmiştim. Saatçi bir duvar saatini tamir etmeye uğraşıyordu. Ustanın saçı sakalı birbirine karışmıştı. Ailesi isyan ediyordu. Usta ne zaman saati çalıştırdı o zaman sevinçe 'bir gün benim kalbim durur ama dünya var oldukça senin kalbin durmaz' dedi. O film kahramanı saatçinin dediği gibi saatlerin şekli değişecek belki ama saat hep var olacak.''
Saat zaman demek
Dükkânın duvarlarındaki saatlerin kısa aralıklar çalmasından zevk duyan Ali Aydınoğlu kendisine bırakılan saatleri tamir etmeden, onların akreple yelkovanını yeniden yarıştırmadan elinden bırakmıyor. Dükkânında olmaz kelimesini kullanılmasını yasaklayan Aydınoğlu, bir zamanlar saat koleksiyonu da yapmış.
'Gençler ilgisiz'
Ali Usta bu konuda da ''Memlekette güzel bir koleksiyonum vardı. Buraya gelince sermaye yapmak için kıymetli saatlerimi sattım. Bazı saatlerimin Yunanistan'daki koleksiyonculara gittiğini duydum sonradan. Şimdi elimde bir iki cep saatiyle duvar saati var'' diye konuştu. Saatin zaman olduğunu söyleyen Aydınoğlu ''Zaman insanın hayatıdır'' diyor.
Bir oğlunu saatçi olarak yetiştiren ve ona el veren Ali Aydınoğlu torunu Aydın Aydınoğlu'nu da yetiştirmiş.
Şimdiye dek yetiştirdiği kalfa ve ustaların bayramlarda, kandillerde kendisini aramalarına çok sevinen Ali Usta, gençlerin mesleğine karşı pek ilgi göstermediğinden şikâyetçi bu yüzden mesleğinde ustalığın yok olmaya başladığını dile getiriyor.
Kaynak: Cumhuriyet 08.10.2006, s.9
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder