Esra Çoruh
Başarının anahtarı imaja yatırım
İsviçre'nin ünlü saat markası TAG Heuer'in CEO'su Jean-Christophe Babin, F1 yarışlarında sponsoru olduğu McLane Mercedes takımını desteklemek için İstanbul'a geldi. Babin markanın yükselişini anlattı.
145 yıllık saat markası TAG Heuer, Formula 1'in resmi zaman tutucusu. Pek çok sporcunun ve Hollywood yıldızının da tercih ettiği markanın CEO'su olan Jean- Christophe Babin, daha önce Henkel grubunda genel müdür olarak çalışıyormuş. Babin'in saate ve spora olan tutkunluğu, TAG Heuer'den gelen teklifi hemen kabul etmesinde etkili olmuş. Babin "Henkel'deki görevimden ne kadar memnun olsam da TAG Heuer saatlerine olan merakımdan bunu hayalimdeki iş olarak görüyordum" diyor.
ÜRÜN SAYISINI AZALTTI
2000 yılı Ekim ayından beri dünya başkanı ve CEO'su olarak TAG Heuer'i yöneten Jean Christophe Babin, bu göreve gelir gelmez birçok yeniliğe imza atmış. Başarı sırrının doğru durum analizi ile ihtiyaçların saptanması ve böylece önceliklerin doğru sıralanmasında olduğuna inanan Jean Christophe Babin'in kariyeri bu ilkenin geçerliliğini kanıtlayan başarılarla dolu. Jean Christophe Babin'in TAG Heuer'in hissedarı Louis Vuitton, Moet, Hennessy tarafından transfer edilmesi markanın hızlı yükselişe doğru ilk adımı olmuş. Jean Christophe Babin'e marka için getirdikleri yenilikleri sorduğumda şunları anlatıyor; "Pazarlama harcamalarını yüzde 30 kısarak, imaj ve tanıtım harcamalarına yatırım yaptık. Marka imajının gücünü ve ürün kalitesini artırıcı girişimlerde de bulunduk." Jean-Christophe Babin, kronograf ve zaman göstergesini kombine ederek saat teknolojisinde bir ilke imza atarken birçok teknolojik buluşun gerçekleşmesini sağlamış. Bu yenilikler, TAG Heuer'in Cenevre Grand Prix'sinden ödülle dönmesinin önemli bir kanıtı. Her zaman ürün imajına yatırım yapmanın pazarlama yatırımından daha önemli olduğuna inandığını söyleyen Babin, 700 olan ürün çeşitliliğini 220'ye indirmiş. 2004 yılında TAG Heuer'in, en yenilikçi İsviçre şirketi olarak gösterilmesi de Babin'in başarısının bir başka örneği. İsviçre'nin en eski saat firmalarından birisi olduğunu söyleyen Babin, markanın erkekler için tasarlanan prestijli saatleriyle bugüne geldiğini belirtiyor. Daima yeni fikirler ve icatlar peşinde olan TAG Heuer'in, artık sadece erkekler için değil kadınların da tercih ettiği bir marka olduğunu da hatırlatıyor. Jean Christophe Babin, markanın yeni teknolojileri sürekli takip ettiğini, çağdaş tasarımları ve hassas mekanik aksamı nedeniyle tercih edildiğini ve aynı zamanda da bir prestij sembolü olduğunun da üzerinde duruyor.
YENİ MODELİ TEST EDİYOR
Babin, yeni bir saat çıkaracakları zaman tasarıma bir müdahalesi olmasa da, fikir alışverişinde bulunduğunu söylüyor. Model piyasaya çıkmadan önce yine kendisinin denediğini ve test ettiğini de ekliyor. Hatta, lüks spor saatlerinin gereksinimlerini daha iyi anlamak ve tasarımcıların yaptığı yeni prototipleri de test edebilmek için güneydoğu Fransa'daki Formula 1 yarış okulunda zaman geçirdiğini de söylüyor. Yeni bir saat geliştirme sürecinin modele göre değiştiğini belirten Babin, sadece estetik değişiklikler ya da sadece tasarım yapılıyorsa 6 ile 12 ay bir zamana ihtiyaç duyulduğunu, yeni bir teknoloji ya da mekanik aksam değişikliğinin ise 2 ile 4,5 yıl sürdüğünü anlatıyor. TAG Heuer'in kimlere hitap ettiğini sorduğumda Babin "Özellikle 25-40 yaşlarında erkekler bu markayı tercih ediyor. Ama sportif, bağımsız kadınlar için de feminen saatlerimiz var. TAG Heuer erkeklerin eşlerine satın alacağı bir saat değil, kadınlar bu saati gidip kendileri alıyorlar" diyor.
FEMİNEN TASARIMLAR TAG
Heuer marka elçileri olarak son reklam kampanyalarındaünlü Hollywood yıldızı Uma Thurman ve tenisçi Maria Sharapova gibi isimleri kullanarak da markanın kadınlara hitap ettiğini de vurgulamak istediklerini söylüyor ve koleksiyondaki feminen saatlerin her geçen yıl arttığını, şu an koleksiyonun yüzde 40'ının kadınlar için olduğunu belirtiyor. Babin'in hangi saati kullandığını sorduğumda, günlük hayatında "Carrera Tachymeter" modelini tercih ettiğini, spor yaparken ise "Formula 1" modelini kullandığını söylüyor. Babin'in tüm TAG Heuer koleksiyonundaki en beğendiği saat yine Carrera Tachymeter. Türkiye'de de markanın çok iyi tanındığını ve tutulduğunu söyleyen Jean- Christophe Babin, saatlerinin kısa sürede yükseliş gösterdiğini ve 20. sırada olduğunu anlatırken on sene içinde de ilk on yada onbeşe yükseleceğine de inandığını söylüyor. Türkiye'deki eğitimli genç jenerasyonun markayı tercih ettiğini de ekliyor. TAG Heuer saatlerinin fiyatlarına gelince; 700 YTL'den başlayan saatlerin fiyatları materyali ve fonksiyonuna göre 4000 YTL'ye kadar çıkıyor.
Zamanı yakalamak
Markanın geçmişi Edouard Heuer'in 1860 yılında İsviçre'deki Saint-Imier kasabasındaki atölyesiyle başlamış. Spor düşkünü olan Heuer, kendisini saat ve kronometre yaratmaya adamış. Saat sektöründe birçok dönüm noktası yaratan Heuer'in 1887 yılında icat ettiği mekanik kronograf, bugün de birçok marka tarafından kullanılıyor. 1916 yılında geliştirdiği saniyede 1/100'lük kronometre ve 1969 yılında da yaptığı ilk otomatik kronograf da yine Heuer'in icatları... 1920 yılından itibaren birçok olimpiyat ve Grand Prix yarışlarında yine Heuer'in zaman tutucusu kullanılmış. 1985 yılında TAG grubu ile birleşmesiyle prestijli spor saatlerinde öncü marka olmuş.
Raikkönen ve Montoya'nın da tercihi
1969'dan bu yana Ayrton Senna, Alain Prost, Mika Hakkinen gibi efsanevi pilotların tercihi olan TAG Heuer, dünyanın en hızlı ve teknolojik sporu olan Formula 1'in de resmi zaman tutucusu. 145 yıllık tarihinde, sayısız motor sporu organizasyonunda ve yarışında resmi zaman tutucusu olarak büyük tecrübe kazanan TAG Heuer, McLaren Mercedes takımı ile 20 yılı aşkın süredir yürüttüğü işbirliğini bu yıl da takımın pilotları, Kimi Raikkönen'i ve Juan Pablo Montoya'yı marka elçileri olarak destekleyerek devam ettiriyor. Formula 1 için özel tasarlanan TAG Heuer Formula modelini kullanan Kimi Raikkönen, "Zamanın bu kadar önem taşıdığı bir sporda, dünyanın en iyi saatlerinden birinin kolumda olduğunu bilmek bana güven veriyor" diyerek, TAG Heuer'in takımın resmi zaman tutucusu olarak en önemli parçalarından biri olduğunu da vurguluyor. Juan Pablo Montoya ise TAG Heuer'in yeni tasarlanan Carrera Tachmetre modelini tercih ediyor. "McLaren Mercedes'e geçmek ve bir TAG Heuer elçisi olmak benim için bir hayaldi" diyen Montoya, yeni TAG Heuer Carrera ve Link Serisi saatleri sadece takmakla kalmayıp, yeni modellerin tasarımı aşamasında da etkin bir rol oynuyor.
Sabah Pazar, 28.07.2005
Jean-Christophe Babin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jean-Christophe Babin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
"Burada saatler perçinlenmiş. Dakikalar prangada"
Mehmet Barlas
Sabah'ın Pazar Eki'nde Esra Çoruh'un "TAG Heuer" CEO'su Jean-Christophe Babin'le marka ve saatler üzerinde söyleşisi vardı.
Markanın geçmişi Edouard Heuer'in 1860'ta İsviçre'deki SaintImier kasabasındaki atölyesiyle başlamış. Spor düşkünü olan Heuer, kendini saat ve kronometre yaratmaya adamış. Heuer'in 1887'de icat ettiği mekanik kronograf, bugün de birçok marka tarafından kullanılıyormuş. 1985'te Heuer şirketi TAG grubu ile birleşince prestijli spor saatlerinde öncü bir marka çıkmış ortaya.
Yeni bir saat geliştirme süreci modele göre değişirmiş. Sadece estetik değişiklikler ya da sadece tasarım yapılıyorsa 6 ile 12 ay bir zamana ihtiyaç duyulurmuş. Yeni bir teknoloji ya da mekanik aksam değişikliği ise 2 ile 4.5 yıl sürermiş.
"Saat" denilen o büyülü aygıta benim gibi tutkun olanlar Esra Çoruh'un Babin'le yaptığı söyleşiyi bir nefeste okumuşlardır. Ben de birkaç yıl önce Cenevre'de, saatlerine kendi adını veren saat ustası Frank Müller'le uzun bir söyleşi yapmıştım.
İsviçreli saat ustaları, Heuer, Müller gibi kendi isimlerini verirler yarattıkları markaya.
Bu ustaların tarihteki en ünlüsü olan Abraham Louis "Breguet", İsviçre'nin Neuchatel kentinden Paris'e göç edip, 1775'te kendi markasını üretmiş. Otomatik (veya perpetüel) saati ilk o yapmış. Antişok sistemi saatlere sokmuş. Onun yaptığı saatleri Marie Antoinette de, Napolyon da kullanmış. "Tourbillon" diye bilinen regülatörü de o bulmuş.
Kol saatlerinin yaygınlaşmasının zaman aldığını biliyoruz. Çanakkale Savaşı'nda boğaz boğaza çarpışmalar yapılırken, İngiliz ve Anzac askerlerinin cep saatlerini iple bileklerine bağlamaları, kol saatinin yaygınlaşmasına neden olarak da gösterilir bazı kitaplarda.
Mekanik, güvenilir saat, uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir. Bu şekilde açık denizlerdeki gemiler kum saatinden mekanik saate geçip, nerede bulunduklarını tam olarak anlayabilmişlerdir. Bu tür saati yanına alan ilk denizci Kaptan Cook'tur.
Saat bunun yanında, sanayi toplumlarının Kilise'ye karşı bağımsızlığını da simgelemiştir. Mekanik saatlerin icadından önce, toplumlar zamanı kilise çanlarından öğrenirlerdi. Yani "Zaman" bir anlamda kilisenin elindeydi. Modern çağda kentleşmenin simgesi, böylece kent meydanlarındaki saat kuleleri de olmuştur. İnsanın cebinde veya kolunda "Zamanı" taşıması, gerçekten büyüleyici bir duygudur. Bu yüzden insanların saatlere karşı garip bir tutkusu vardır. Çok büyük ve dünya çapındaki bir mücevher yapımcısı ile konuşuyordum. Onlar da kendi markaları ile bir kol saati çıkartmışlardı. Bunun nedenini sorduğumda şu cevabı almıştım:
- İnsanların saate karşı zaafı var. Bir yüzük veya bir kolyeyi satın almak isteyen kişi, üzerindeki kıymetli taşların değerini uzun uzun inceler. Oysa daha değersiz taşları bir saatin kadranı etrafına ve bileziğine dizip sattığınız zaman, kimse bunları incelemez. Saati satın alırlar. Bunun gibi altın saatlerdeki altının gerçek değeri de, satış fiyatının kat kat üzerindedir.
Bence mesela bir vitrinde "Roger Dubuis" marka saat görürseniz, bu ismin 1980 sonrasında marka olduğunu, daha önce bir saat fabrikasındaki ustaya ait olduğunu bilin. Bir "Officine Panerai"ye rastlarsanız, bunun ilk modelinin İtalyan denizciler için üretildiğini hatırlayın. Her saat markasının arkasında ilgi çekici öyküler bulunduğunu, Atlantik'i uçakla geçen ilk havacı Lindbergh'in bir kol saati değil bir "Diz saati" kullandığını bilmeseniz de bu bir problem yaratmaz.
Erkekler bizde ilk kol saatlerine sünnetlerinde gelen hediyeler arasında sahip olurlar. Acaba kızların ilk kol saati ne zaman hediye edilir onlara?
Sabah, 29.08.2005
Sabah'ın Pazar Eki'nde Esra Çoruh'un "TAG Heuer" CEO'su Jean-Christophe Babin'le marka ve saatler üzerinde söyleşisi vardı.
Markanın geçmişi Edouard Heuer'in 1860'ta İsviçre'deki SaintImier kasabasındaki atölyesiyle başlamış. Spor düşkünü olan Heuer, kendini saat ve kronometre yaratmaya adamış. Heuer'in 1887'de icat ettiği mekanik kronograf, bugün de birçok marka tarafından kullanılıyormuş. 1985'te Heuer şirketi TAG grubu ile birleşince prestijli spor saatlerinde öncü bir marka çıkmış ortaya.
Yeni bir saat geliştirme süreci modele göre değişirmiş. Sadece estetik değişiklikler ya da sadece tasarım yapılıyorsa 6 ile 12 ay bir zamana ihtiyaç duyulurmuş. Yeni bir teknoloji ya da mekanik aksam değişikliği ise 2 ile 4.5 yıl sürermiş.
"Saat" denilen o büyülü aygıta benim gibi tutkun olanlar Esra Çoruh'un Babin'le yaptığı söyleşiyi bir nefeste okumuşlardır. Ben de birkaç yıl önce Cenevre'de, saatlerine kendi adını veren saat ustası Frank Müller'le uzun bir söyleşi yapmıştım.
İsviçreli saat ustaları, Heuer, Müller gibi kendi isimlerini verirler yarattıkları markaya.
Bu ustaların tarihteki en ünlüsü olan Abraham Louis "Breguet", İsviçre'nin Neuchatel kentinden Paris'e göç edip, 1775'te kendi markasını üretmiş. Otomatik (veya perpetüel) saati ilk o yapmış. Antişok sistemi saatlere sokmuş. Onun yaptığı saatleri Marie Antoinette de, Napolyon da kullanmış. "Tourbillon" diye bilinen regülatörü de o bulmuş.
Kol saatlerinin yaygınlaşmasının zaman aldığını biliyoruz. Çanakkale Savaşı'nda boğaz boğaza çarpışmalar yapılırken, İngiliz ve Anzac askerlerinin cep saatlerini iple bileklerine bağlamaları, kol saatinin yaygınlaşmasına neden olarak da gösterilir bazı kitaplarda.
Mekanik, güvenilir saat, uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir. Bu şekilde açık denizlerdeki gemiler kum saatinden mekanik saate geçip, nerede bulunduklarını tam olarak anlayabilmişlerdir. Bu tür saati yanına alan ilk denizci Kaptan Cook'tur.
Saat bunun yanında, sanayi toplumlarının Kilise'ye karşı bağımsızlığını da simgelemiştir. Mekanik saatlerin icadından önce, toplumlar zamanı kilise çanlarından öğrenirlerdi. Yani "Zaman" bir anlamda kilisenin elindeydi. Modern çağda kentleşmenin simgesi, böylece kent meydanlarındaki saat kuleleri de olmuştur. İnsanın cebinde veya kolunda "Zamanı" taşıması, gerçekten büyüleyici bir duygudur. Bu yüzden insanların saatlere karşı garip bir tutkusu vardır. Çok büyük ve dünya çapındaki bir mücevher yapımcısı ile konuşuyordum. Onlar da kendi markaları ile bir kol saati çıkartmışlardı. Bunun nedenini sorduğumda şu cevabı almıştım:
- İnsanların saate karşı zaafı var. Bir yüzük veya bir kolyeyi satın almak isteyen kişi, üzerindeki kıymetli taşların değerini uzun uzun inceler. Oysa daha değersiz taşları bir saatin kadranı etrafına ve bileziğine dizip sattığınız zaman, kimse bunları incelemez. Saati satın alırlar. Bunun gibi altın saatlerdeki altının gerçek değeri de, satış fiyatının kat kat üzerindedir.
Bence mesela bir vitrinde "Roger Dubuis" marka saat görürseniz, bu ismin 1980 sonrasında marka olduğunu, daha önce bir saat fabrikasındaki ustaya ait olduğunu bilin. Bir "Officine Panerai"ye rastlarsanız, bunun ilk modelinin İtalyan denizciler için üretildiğini hatırlayın. Her saat markasının arkasında ilgi çekici öyküler bulunduğunu, Atlantik'i uçakla geçen ilk havacı Lindbergh'in bir kol saati değil bir "Diz saati" kullandığını bilmeseniz de bu bir problem yaratmaz.
Erkekler bizde ilk kol saatlerine sünnetlerinde gelen hediyeler arasında sahip olurlar. Acaba kızların ilk kol saati ne zaman hediye edilir onlara?
Sabah, 29.08.2005
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)