Tourbillon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tourbillon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
McGonigle Biraderler ve Kozmik Dönüş
İrlanda'nın en uzun ırmağı olan Shannon kıyısındaki bir şehirde büyüyüp önce Dublin'de eğitim gören ardından İngiltere'de çalışan ve sonra İsviçre'ye giden ve burada çeşitli şirketlerde saat tamirinden en karmaşık saatlerin yapımına kadar çeşitli görevler yapan ve nihayetinde kendi hayallerini 2004 yılında gerçekleştirmeye muvaffak olan çok yetenekli McGonigle biraderler yaptıkları her saate öylesine özeniyorlar ki sonuçta ortaya seyirlik bir sanat eseri meydana geliyor.
Yaptıkları kurmalı tourbillon düzenekli saatlerin 100 saat güç süresi var. Mekanizmada ise "az çoktur" felsefesine uygun olarak normalden daha az parça kullanmaya çalışmışlar ve geçmişten ilham alarak geliştirdikleri yöntemlerle de bunu başarmışlar.
Tabii yaptıkları eşsiz saatlerin her birinin fiyatı son derece yüksek ve satın almak benim gibi saat meraklılarının kesesine göre değil. Fakat bu durum McGonigle kardeşlerin saatlerinin fotoğraflarına bakmanın bile ayrı bir zevk olmasını engellemiyor. :)
Tourbillon: Kozmik dönüş
Bu arada tourbillon düzeneğinin saate estetik güzellik dışında ne kattığı her zaman tartışılan bir durumdur. Tourbillon düzeneğinin mekanik saatlerde hassasiyeti artırdığı söylenegelir fakat aslında kayda değer bir fayda var mıdır? Nesnel verilere baktığımızda öyle abartılacak kadar bir yarardan söz edemiyoruz. Ben de bu tarz düşünsem de bu düzeneğin bir yaratıcılık ürünü olduğunu da göz ardı etmemek gerektiği konusunda şerh düşmeliyim.
Aslında fazla düşünürsek sonuçta çağımızda mekanik saate bile gerek yok, ne de olsa her yanımızda saatin kaç olduğunu gösteren bir uyarıcı var. Fakat sorun da işte bu noktada, saat var saat var... Basit dijital saatler (örneğin cep telefonundaki saat) kimine yeterken, kimi insan saat denen zaman makinesinin hayatında başka bir yer tutmasını istiyor, daha özel bir şey olsun istiyor, üstüne konuşmak, sohbet etmek istiyor.
'Tourbillon' gerekli veya gereksiz bu konu belki de hiç önemli değil, milyonlarca dolara satılan bir resim düşünelim, çok mu gereklidir? Mona Lisa, Louvre müzesindeki camekanlı bölmesinde her gün binlerce gözün kendisine bakmasına karşın gerekliliği tartışılamaz bir yapıt mıdır? 100 yıl kadar önce o da hemen yanında sergilenen diğer sanat eserleri sınıfındandı, ama sonra yıllar içerisinde bir arzu nesnesine dönüşmedi mi? İşte saat güzelleri de bu cinsten bir sanat eseridir. İlk eserlerin ortaya çıktığı günlerden bugüne geldiğimizde artık bir sanat eserinin gerekli olup olmadığını sorgulamıyoruz. Çünkü yeryüzü uygarlığı içinde sanat yapıtlarının da bir yeri ve bir tarihi var.
McGonigle biraderlerin yaptığı gibi eşsiz mekanik minyatür yapıtlar insanda güzel sanatların verdiği hazzı veriyorsa o zaman işte kalbe ve beyne seslenen zaman araçlarının, yani bilim/sanat/zanaat yapıtlarının da aslında zihin için, huzursuz ve mutsuz ruhlarımız için bir teselli olduğu, ağrılarımızı dindirdiği görülecektir.
Sanat eserleri gereklidir çünkü insan için vardır, saatler de öyle.
Fotoğraflar+çizim/Photographs+drawing: © McGonigle
Ekler:
--> Monochrome | Increased interest in independent watchmakers?
--> Tempered online | McGonigle Brothers | John and Stephen
--> TimeZone | The McGonigle Brothers
--> Watchprosite | Made in Ireland - An interview with the McGonigle Brothers | By Su JiaXian
--> TicTacTalks Forum | TEMPUS Independent Watchmaker Report - McGonigle Tourbillon
--> Watchprosite | New work from the McGonigles
--> The Watch Lounge | The Tuscar From McGonigle
Hollanda saat kardeşliği
Heyecanla beklenen ve açılışı bugün yapılan SIHH (Le Salon International de la Haute Horlogerie) öncesi saatseverlerin gündemine düşen Hollandalı kardeşlerin başarısı hâlâ konuşuluyor:
Her ikisi de saat ustası olan Tim ve Bart Grönefeld kardeşler 4 yıl uğraşıp Hollanda damgalı ilk büyük komplike saati üretmeyi başarmışlar. Grönefeld GTM-06 isimli tourbillon mekanizmalı saat İsviçre-Alman estetiğinden biraz uzak olsa da kendisine has ilginç yapısından dolayı övgüyü hak eden önemli bir yapıt.
Tabii Hollandalı Grönefeld kardeşlerin başarısının temelinde İsviçre'de eğitim görmüş olmaları gibi önemli ayrıntılar da var. Fakat İsviçre saatçilik okullarından mezun olan her öğrenci daha sonra özgün tourbillon mekanizma icat edemiyor elbette.
Kaynaklar: 1, 2, 3
Her ikisi de saat ustası olan Tim ve Bart Grönefeld kardeşler 4 yıl uğraşıp Hollanda damgalı ilk büyük komplike saati üretmeyi başarmışlar. Grönefeld GTM-06 isimli tourbillon mekanizmalı saat İsviçre-Alman estetiğinden biraz uzak olsa da kendisine has ilginç yapısından dolayı övgüyü hak eden önemli bir yapıt.
Tabii Hollandalı Grönefeld kardeşlerin başarısının temelinde İsviçre'de eğitim görmüş olmaları gibi önemli ayrıntılar da var. Fakat İsviçre saatçilik okullarından mezun olan her öğrenci daha sonra özgün tourbillon mekanizma icat edemiyor elbette.
Kaynaklar: 1, 2, 3
"Burada saatler perçinlenmiş. Dakikalar prangada"
Mehmet Barlas
Sabah'ın Pazar Eki'nde Esra Çoruh'un "TAG Heuer" CEO'su Jean-Christophe Babin'le marka ve saatler üzerinde söyleşisi vardı.
Markanın geçmişi Edouard Heuer'in 1860'ta İsviçre'deki SaintImier kasabasındaki atölyesiyle başlamış. Spor düşkünü olan Heuer, kendini saat ve kronometre yaratmaya adamış. Heuer'in 1887'de icat ettiği mekanik kronograf, bugün de birçok marka tarafından kullanılıyormuş. 1985'te Heuer şirketi TAG grubu ile birleşince prestijli spor saatlerinde öncü bir marka çıkmış ortaya.
Yeni bir saat geliştirme süreci modele göre değişirmiş. Sadece estetik değişiklikler ya da sadece tasarım yapılıyorsa 6 ile 12 ay bir zamana ihtiyaç duyulurmuş. Yeni bir teknoloji ya da mekanik aksam değişikliği ise 2 ile 4.5 yıl sürermiş.
"Saat" denilen o büyülü aygıta benim gibi tutkun olanlar Esra Çoruh'un Babin'le yaptığı söyleşiyi bir nefeste okumuşlardır. Ben de birkaç yıl önce Cenevre'de, saatlerine kendi adını veren saat ustası Frank Müller'le uzun bir söyleşi yapmıştım.
İsviçreli saat ustaları, Heuer, Müller gibi kendi isimlerini verirler yarattıkları markaya.
Bu ustaların tarihteki en ünlüsü olan Abraham Louis "Breguet", İsviçre'nin Neuchatel kentinden Paris'e göç edip, 1775'te kendi markasını üretmiş. Otomatik (veya perpetüel) saati ilk o yapmış. Antişok sistemi saatlere sokmuş. Onun yaptığı saatleri Marie Antoinette de, Napolyon da kullanmış. "Tourbillon" diye bilinen regülatörü de o bulmuş.
Kol saatlerinin yaygınlaşmasının zaman aldığını biliyoruz. Çanakkale Savaşı'nda boğaz boğaza çarpışmalar yapılırken, İngiliz ve Anzac askerlerinin cep saatlerini iple bileklerine bağlamaları, kol saatinin yaygınlaşmasına neden olarak da gösterilir bazı kitaplarda.
Mekanik, güvenilir saat, uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir. Bu şekilde açık denizlerdeki gemiler kum saatinden mekanik saate geçip, nerede bulunduklarını tam olarak anlayabilmişlerdir. Bu tür saati yanına alan ilk denizci Kaptan Cook'tur.
Saat bunun yanında, sanayi toplumlarının Kilise'ye karşı bağımsızlığını da simgelemiştir. Mekanik saatlerin icadından önce, toplumlar zamanı kilise çanlarından öğrenirlerdi. Yani "Zaman" bir anlamda kilisenin elindeydi. Modern çağda kentleşmenin simgesi, böylece kent meydanlarındaki saat kuleleri de olmuştur. İnsanın cebinde veya kolunda "Zamanı" taşıması, gerçekten büyüleyici bir duygudur. Bu yüzden insanların saatlere karşı garip bir tutkusu vardır. Çok büyük ve dünya çapındaki bir mücevher yapımcısı ile konuşuyordum. Onlar da kendi markaları ile bir kol saati çıkartmışlardı. Bunun nedenini sorduğumda şu cevabı almıştım:
- İnsanların saate karşı zaafı var. Bir yüzük veya bir kolyeyi satın almak isteyen kişi, üzerindeki kıymetli taşların değerini uzun uzun inceler. Oysa daha değersiz taşları bir saatin kadranı etrafına ve bileziğine dizip sattığınız zaman, kimse bunları incelemez. Saati satın alırlar. Bunun gibi altın saatlerdeki altının gerçek değeri de, satış fiyatının kat kat üzerindedir.
Bence mesela bir vitrinde "Roger Dubuis" marka saat görürseniz, bu ismin 1980 sonrasında marka olduğunu, daha önce bir saat fabrikasındaki ustaya ait olduğunu bilin. Bir "Officine Panerai"ye rastlarsanız, bunun ilk modelinin İtalyan denizciler için üretildiğini hatırlayın. Her saat markasının arkasında ilgi çekici öyküler bulunduğunu, Atlantik'i uçakla geçen ilk havacı Lindbergh'in bir kol saati değil bir "Diz saati" kullandığını bilmeseniz de bu bir problem yaratmaz.
Erkekler bizde ilk kol saatlerine sünnetlerinde gelen hediyeler arasında sahip olurlar. Acaba kızların ilk kol saati ne zaman hediye edilir onlara?
Sabah, 29.08.2005
Sabah'ın Pazar Eki'nde Esra Çoruh'un "TAG Heuer" CEO'su Jean-Christophe Babin'le marka ve saatler üzerinde söyleşisi vardı.
Markanın geçmişi Edouard Heuer'in 1860'ta İsviçre'deki SaintImier kasabasındaki atölyesiyle başlamış. Spor düşkünü olan Heuer, kendini saat ve kronometre yaratmaya adamış. Heuer'in 1887'de icat ettiği mekanik kronograf, bugün de birçok marka tarafından kullanılıyormuş. 1985'te Heuer şirketi TAG grubu ile birleşince prestijli spor saatlerinde öncü bir marka çıkmış ortaya.
Yeni bir saat geliştirme süreci modele göre değişirmiş. Sadece estetik değişiklikler ya da sadece tasarım yapılıyorsa 6 ile 12 ay bir zamana ihtiyaç duyulurmuş. Yeni bir teknoloji ya da mekanik aksam değişikliği ise 2 ile 4.5 yıl sürermiş.
"Saat" denilen o büyülü aygıta benim gibi tutkun olanlar Esra Çoruh'un Babin'le yaptığı söyleşiyi bir nefeste okumuşlardır. Ben de birkaç yıl önce Cenevre'de, saatlerine kendi adını veren saat ustası Frank Müller'le uzun bir söyleşi yapmıştım.
İsviçreli saat ustaları, Heuer, Müller gibi kendi isimlerini verirler yarattıkları markaya.
Bu ustaların tarihteki en ünlüsü olan Abraham Louis "Breguet", İsviçre'nin Neuchatel kentinden Paris'e göç edip, 1775'te kendi markasını üretmiş. Otomatik (veya perpetüel) saati ilk o yapmış. Antişok sistemi saatlere sokmuş. Onun yaptığı saatleri Marie Antoinette de, Napolyon da kullanmış. "Tourbillon" diye bilinen regülatörü de o bulmuş.
Kol saatlerinin yaygınlaşmasının zaman aldığını biliyoruz. Çanakkale Savaşı'nda boğaz boğaza çarpışmalar yapılırken, İngiliz ve Anzac askerlerinin cep saatlerini iple bileklerine bağlamaları, kol saatinin yaygınlaşmasına neden olarak da gösterilir bazı kitaplarda.
Mekanik, güvenilir saat, uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir. Bu şekilde açık denizlerdeki gemiler kum saatinden mekanik saate geçip, nerede bulunduklarını tam olarak anlayabilmişlerdir. Bu tür saati yanına alan ilk denizci Kaptan Cook'tur.
Saat bunun yanında, sanayi toplumlarının Kilise'ye karşı bağımsızlığını da simgelemiştir. Mekanik saatlerin icadından önce, toplumlar zamanı kilise çanlarından öğrenirlerdi. Yani "Zaman" bir anlamda kilisenin elindeydi. Modern çağda kentleşmenin simgesi, böylece kent meydanlarındaki saat kuleleri de olmuştur. İnsanın cebinde veya kolunda "Zamanı" taşıması, gerçekten büyüleyici bir duygudur. Bu yüzden insanların saatlere karşı garip bir tutkusu vardır. Çok büyük ve dünya çapındaki bir mücevher yapımcısı ile konuşuyordum. Onlar da kendi markaları ile bir kol saati çıkartmışlardı. Bunun nedenini sorduğumda şu cevabı almıştım:
- İnsanların saate karşı zaafı var. Bir yüzük veya bir kolyeyi satın almak isteyen kişi, üzerindeki kıymetli taşların değerini uzun uzun inceler. Oysa daha değersiz taşları bir saatin kadranı etrafına ve bileziğine dizip sattığınız zaman, kimse bunları incelemez. Saati satın alırlar. Bunun gibi altın saatlerdeki altının gerçek değeri de, satış fiyatının kat kat üzerindedir.
Bence mesela bir vitrinde "Roger Dubuis" marka saat görürseniz, bu ismin 1980 sonrasında marka olduğunu, daha önce bir saat fabrikasındaki ustaya ait olduğunu bilin. Bir "Officine Panerai"ye rastlarsanız, bunun ilk modelinin İtalyan denizciler için üretildiğini hatırlayın. Her saat markasının arkasında ilgi çekici öyküler bulunduğunu, Atlantik'i uçakla geçen ilk havacı Lindbergh'in bir kol saati değil bir "Diz saati" kullandığını bilmeseniz de bu bir problem yaratmaz.
Erkekler bizde ilk kol saatlerine sünnetlerinde gelen hediyeler arasında sahip olurlar. Acaba kızların ilk kol saati ne zaman hediye edilir onlara?
Sabah, 29.08.2005
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)