Mehmet Barlas
Sabah'ın Pazar Eki'nde Esra Çoruh'un "TAG Heuer" CEO'su Jean-Christophe Babin'le marka ve saatler üzerinde söyleşisi vardı.
Markanın geçmişi Edouard Heuer'in 1860'ta İsviçre'deki SaintImier kasabasındaki atölyesiyle başlamış. Spor düşkünü olan Heuer, kendini saat ve kronometre yaratmaya adamış. Heuer'in 1887'de icat ettiği mekanik kronograf, bugün de birçok marka tarafından kullanılıyormuş. 1985'te Heuer şirketi TAG grubu ile birleşince prestijli spor saatlerinde öncü bir marka çıkmış ortaya.
Yeni bir saat geliştirme süreci modele göre değişirmiş. Sadece estetik değişiklikler ya da sadece tasarım yapılıyorsa 6 ile 12 ay bir zamana ihtiyaç duyulurmuş. Yeni bir teknoloji ya da mekanik aksam değişikliği ise 2 ile 4.5 yıl sürermiş.
"Saat" denilen o büyülü aygıta benim gibi tutkun olanlar Esra Çoruh'un Babin'le yaptığı söyleşiyi bir nefeste okumuşlardır. Ben de birkaç yıl önce Cenevre'de, saatlerine kendi adını veren saat ustası Frank Müller'le uzun bir söyleşi yapmıştım.
İsviçreli saat ustaları, Heuer, Müller gibi kendi isimlerini verirler yarattıkları markaya.
Bu ustaların tarihteki en ünlüsü olan Abraham Louis "Breguet", İsviçre'nin Neuchatel kentinden Paris'e göç edip, 1775'te kendi markasını üretmiş. Otomatik (veya perpetüel) saati ilk o yapmış. Antişok sistemi saatlere sokmuş. Onun yaptığı saatleri Marie Antoinette de, Napolyon da kullanmış. "Tourbillon" diye bilinen regülatörü de o bulmuş.
Kol saatlerinin yaygınlaşmasının zaman aldığını biliyoruz. Çanakkale Savaşı'nda boğaz boğaza çarpışmalar yapılırken, İngiliz ve Anzac askerlerinin cep saatlerini iple bileklerine bağlamaları, kol saatinin yaygınlaşmasına neden olarak da gösterilir bazı kitaplarda.
Mekanik, güvenilir saat, uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından biridir. Bu şekilde açık denizlerdeki gemiler kum saatinden mekanik saate geçip, nerede bulunduklarını tam olarak anlayabilmişlerdir. Bu tür saati yanına alan ilk denizci Kaptan Cook'tur.
Saat bunun yanında, sanayi toplumlarının Kilise'ye karşı bağımsızlığını da simgelemiştir. Mekanik saatlerin icadından önce, toplumlar zamanı kilise çanlarından öğrenirlerdi. Yani "Zaman" bir anlamda kilisenin elindeydi. Modern çağda kentleşmenin simgesi, böylece kent meydanlarındaki saat kuleleri de olmuştur. İnsanın cebinde veya kolunda "Zamanı" taşıması, gerçekten büyüleyici bir duygudur. Bu yüzden insanların saatlere karşı garip bir tutkusu vardır. Çok büyük ve dünya çapındaki bir mücevher yapımcısı ile konuşuyordum. Onlar da kendi markaları ile bir kol saati çıkartmışlardı. Bunun nedenini sorduğumda şu cevabı almıştım:
- İnsanların saate karşı zaafı var. Bir yüzük veya bir kolyeyi satın almak isteyen kişi, üzerindeki kıymetli taşların değerini uzun uzun inceler. Oysa daha değersiz taşları bir saatin kadranı etrafına ve bileziğine dizip sattığınız zaman, kimse bunları incelemez. Saati satın alırlar. Bunun gibi altın saatlerdeki altının gerçek değeri de, satış fiyatının kat kat üzerindedir.
Bence mesela bir vitrinde "Roger Dubuis" marka saat görürseniz, bu ismin 1980 sonrasında marka olduğunu, daha önce bir saat fabrikasındaki ustaya ait olduğunu bilin. Bir "Officine Panerai"ye rastlarsanız, bunun ilk modelinin İtalyan denizciler için üretildiğini hatırlayın. Her saat markasının arkasında ilgi çekici öyküler bulunduğunu, Atlantik'i uçakla geçen ilk havacı Lindbergh'in bir kol saati değil bir "Diz saati" kullandığını bilmeseniz de bu bir problem yaratmaz.
Erkekler bizde ilk kol saatlerine sünnetlerinde gelen hediyeler arasında sahip olurlar. Acaba kızların ilk kol saati ne zaman hediye edilir onlara?
Sabah, 29.08.2005