Dün akşam sularında markete uğrayıp National Geographic dergisi aldım. Eve giderken şöyle bir karıştırayım dedim. Sonra kaldırımda zınk diye birden durdum birden.
Jimmy Wales'in (efsanevi online ansiklopedi Wikipedia'nın patronu) bir fotoğrafı ve Türkçe bir mekanik saat reklamı! (Keşke Wikipedia'nın fikir babası Larry Sanger da olsaymış fotoğrafta.)
Maurice Lacroix saatlerine kendimi çok da yakın hissetmezdim, logolarındaki o 'm' harfine taktığımdan dolayı Maurice Lacroix ile pek ilgilenmiyordum, yoksa güzel saatler yapıyorlar orası kesin. Neyse Jimmy Wales var reklamda, Wikipedia'dan söz ediliyor ve mekanik saatler üreten ML ile bir bağ kuruluyor, o malum 'm' harfi unuttum gitti bile.
Oldum olası rol yapmaktan ve güzel/yakışıklı olmaktan başka dişe dokunur bir özellikleri olmayan tatsız tuzsuz ve cahil insanların saat reklamlarında boy göstermesinden rahatsızdım bir kere, sonra saat reklamlarında bilgiye ve kültüre gönderme yapılması alkışlanacak bir durum, bunların üstüne bir de ilanın Türkçe olması katmerli bir lezzet durumu yaratmış.
Mis gibi bir reklam hazırladıklarını düşündüğüm Maurice Lacroix ve LPI ikilisine teşekkür etmek isterim.
Mekanik bir saat, sıradan bir nesne olmayıp, kültürü ve bilgiyi simgeler. Tabii bunun altını doldurmamız, kolumuzdaki saatin tarihini, altyapısını bilmemiz gerekir.
Bilinçli saat üreticileri ve kullanıcıları çoğaldıkça, gazete ve dergi ilanlarının seviyesi de M.Lacroix örneğinde olduğu gibi yükselecek, belki kataloglar dışında aklımızı, görgümüzü geliştirecek kitaplar, sözlükler de yayımlanacak, paylaşıldıkça çoğalan bir mekanik saat sevgisi yeşerecek, yeni nesillere de bu sevgi aktarılacak.
Mekanik saat biraz da hayallere dalmak demekmiş.
LPI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LPI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yine Maurice Lacroix
Dün izinliydim gazetelere bakamadım. Ama bugün yine Türkiye gazetesinde Maurice Lacroix (LPI) ilanı gördüm, yine ikinci sayfada ve yine tam sayfa. Bonus olarak sayfayı çevirdiğimde ise Raymond Weil (Günsal) ilanı çıktı karşıma (New Freelancer Automatic chronograph with day and date).
Sadece bu ilanlar için bu gazeteye abone olacağım galiba. Bu ilanlar daha kaç gün çıkacak bilmiyorum ama takip edeceğim artık.
"İnsanlar saati statü sembolü olarak görmeye başladı"
Melis Alphan
Fotoğraf: Garbis Özatay
Ünlü İsviçre saatlerinin Türkiye mümessilliğini yapan LPI firmasının genel müdürü Cent Uğurdağ:
"Yeni bir ev, araba ya da cep telefonu aldığınızda çok daha çabuk algılanabiliyor. Benim kolumdaki saatin nasıl bir saat olduğunu birinin hemen algılaması zor. Ancak ilgilenen anlayabilir. İlgilenenlerin sayısı da giderek artıyor"
Saat aslında insana dair sanıldığından çok daha fazla bilgi veriyor. Birinin saatine bakarak onun kişiliğini ve sosyal konumunu üç aşağı beş yukarı anlamak mümkün. Tabii artık saat bir ihtiyaç olmaktan çıktı ve giysileri tamamlayan bir aksesuvar halini aldı. Durum bu olunca, tek bir saatle yetinmek de zor oldu. Artık insanlar iş kıyafetleriyle ayrı, gündelik kıyafetleriyle ayrı, bir davete giderken ayrı, plajda ayrı saat takıyor. Her ne kadar rakamlar erkeklerin daha çok saat aldığını doğrulasa da burada da bir yanılsama var. Büyük saat her daim moda olduğu için birçok kadın erkek saatlerini tercih ediyor. İsviçreli saat markalarının Türkiye mümessilliğini yapan LPI firmasının genel müdürü Cent Uğurdağ şöyle diyor: "Değerli ve özel saatlere erkeklerin ilgisi daha fazla. Değerli derken, erkekler genelde taşlı, pırlantalı saat almıyor. Onların aldığı değerli saatler gerek malzemesi gerek içindeki mekanizmasından dolayı pahalı oluyor. Erkekler bu konuya daha çok özen gösteriyor."
LPI ne zaman kuruldu?
1993'ten beri bazı İsviçre saatlerinin Türkiye'deki mümessilliğini yapıyoruz. 13 yıl önce ilk markamız Tissot ile bu işe başladık. 1994'te Maurice Lacroix'nın, 1996'da ise TAGHeuer'in Türkiye mümessilliğini aldık. 2004'te yeni markalarla görüşmelerimiz başladı. Önce Baume&Mercier ve Cartier, ardından da geçen yılın sonunda Glashütte ve Blancpain'in Türkiye mümessili olduk.
"Saat bugün ciddi bir aksesuvar"
Bu işe girmeden önce de saatlere meraklıydınız herhalde.
İlk başta değildim. 1993'te tesadüfen saat işi yapmaya başladım. Sonradan ilgim arttı. Saat değişik bir ürün. Tekstil işiyle uğraşan biri her gördüğü kıyafete o kadar detaylı bakıyor mu bilmiyorum ama dünyanın her yanında saat işiyle uğraşanlar saate konsantre oluyor ve sevmeye başlıyorlar.
İnsanların genellikle tek bir saati mi var?
Bu biraz gelişmişlikle ilgili bir şey. Örneğin, Almanya'da insanların sahip oldukları yüz do- ların üzerindeki saat sayısı dört-beş yıl önce kişi başına 4,3'tü. Türkiye'de bununla ilgili bir araştırma yok ama saat 1970'lere kadar saat sa- dece fonksiyonundan dolayı alınan bir üründü.
1980'den sonra saat sadece fonksiyonuyla ön planda olan bir ürün olmaktan çıktı. Bugün ciddi bir aksesuvar. Modayla da çok bağlantılı. Farklı versiyonlarda saatler var. O yüzden de artık insanlar tek bir saatle idare etmiyor.
Saat kişinin kıyafetine mi uygun olmalıdır?
Sizde ne ön plandaysa, saat de ona uygun olmalıdır. Bir erkek çok iddialı bir ayakkabı giyiyor, çok iddialı bir kemer takıyorsa, takım elbisesi de buna uygun- dur. Saatin de bütün kıyafete uygun olması beklenir. Kadınlarda kıyafetin yanında kullanılan diğer aksesuvarlarla uyumlu olması önemli.
Bir de fonksiyonellik var. Deniz kenarında deri kayışlı bir saat kullanmanız çok mantıklı değil. Gece çok şık bir davete giderken spor saat takmanız da uygun değil, biraz daha abiye bir saat takmanız gerekir.
Hem kılık kıyafetiniz hem de içinde bulunduğunuz ortam hangi saatin takılmasının doğru olacağıyla ilgili ipuçları verir.
Saatin bir modası var mı?
Kısmen var, kısmen yok. Aslında saat çok klasik bir ürün. Otomobiller, binalar 50 yıl öncesinden çok farklı, teknolojinin bundaki etkisi büyük. Bugün saat üretiminde de teknoloji kullanılıyor ama prensibinde geçmişe göre çok büyük farklılıklar yok.
Biz ilk bu işe başladığımız yıllarda bayiler saate yandan bakıp inceliğiyle onun güzelliğini değerlendiriyordu. Bugün tekrar yandan bakıyor, inceyse "Bu ince" diyorlar, o kadar.
Kaba, biraz büyük saatler, özellikle yaz aylarında renkli saatler ilgi çekiyor. Ama genel olarak belirli bir fiyatın üzerinde saat alan erkekler deri kayışlı saatleri tercih ediyor.
Son dönemde pembe altın saatler rağbet görüyor. Koyu renkli kadranlar moda. Bütün moda markalarının da saatleri var. Bu yıl erkeklerin ceket kolu boyları kısa tutulmuş ki saatler gözüksün.
Müşterilerinizin çoğunluğu erkekler mi?
Bütün dünyada saat tüketicilerinin yüzde 60'ı erkekler, yüzde 40'ı ise kadınlar. Fakat bu oran son dönemde biraz yanlışlık içermeye başladı.
Kadınlar da çok iri, büyük erkek saatlerini alıyorlar. O yüzden bu konuda çok net bir şey söylemek mümkün değil ama erkekler daha çok saat kullanıyor. Değerli ve özel saatlere erkeklerin ilgisi daha fazla.
"Osmanlı saate meraklıydı"
Siz daha önce "Bizde saat kültürü yok" gibi bir açıklama yapmıştınız.
Bu biraz abartıldı. Saate gelişmiş ülkelerde olduğu kadar özen göstermiyoruz. İnsanlar maddi durumları iyileştikçe oturdukları evi, mobilyalarını, arabalarını, cep telefonlarını değiştiriyorlar ama çoğunluk saate bu özeni göstermiyor. Yoksa bunu kültür eksikliği olarak algılayamayız.
Sonuç olarak Türkiye'de 1983-84 yılına kadar resmi ve ciddi bir ithalat yapılması mümkün değildi. Halbuki Avrupa, Japonya ya da ABD'de yıllardır saatçilik sektörü gelişmiş vaziyette. Bizde hem insanlara bu sunulmamış hem insanların bunu alma imkanı çok küçük bir zümreyle sınırlı kalmış. Öyle olunca da insanların alışkanlıkları, ilgileri gelişmemiş.
Başka bir nokta daha var. Yeni bir ev, araba ya da cep telefonu aldığınızda çok daha çabuk algılanabiliyor. Ama şu anda sizin benim kolumdaki saatin nasıl bir saat olduğunu hemen algılamanız mümkün değil. Ancak çok ilgilenen birisi anlayabilir. Bilenlerin sayısı giderek arttığı için artık insanlar da saati yavaş yavaş bir statü sembolü olarak görmeye başlıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nda da saat prestij unsuruymuş. Hatta İsviçre'nin saat konusunda bu kadar güçlenmesinin nedeni de Osmanlı'ymış.
Osmanlı İmparatorluğu 1800'lerin başına kadar zenginliğin olduğu bir dönem. Avrupa ise o zamanlar çok iyi bir durumda değil. Daha sosyal bir yapıyla gelişiyor. O yüzden İsviçreliler o dönemde padişahın çevresine çok servis vermişler.
Hatta birçok saat markası yaptıkları özel modelleri önce getirip padişahlara göstermiş. Padişahlar da birçok saat ustasını çağırıp İstanbul'da misafir etmiş ve kendilerine özel saatler yaptırmışlar.
Saat kulelerine de çok özen gösterilmiş o dönemde. Dini faktör de var. Örneğin Teşvikiye Camii'nin yanındaki Teşvikiye kafe eskiden saat merkeziymiş. Orada saatlerin ayarları yapılıp halkın vaktinde camide olması sağlanırmış. Topkapı sarayında da çok değerli saatler var.
Saat alırken nelere dikkat etmek lazım?
Kullanma şartlarınıza uygun olmalı. Örneğin, devamlı denize giriyorsanız deri kayışlı bir saat almamalısınız. Bütün takılarınız beyaz altınsa sarı renkli, altın veya altın kaplama bir saat almanız çok tavsiye edilen bir şey değil.
***
Kişiye özel kadran
Yedi İsviçre markasının mümessilliğini yapıyorsunuz. Bu markalardan biraz bahseder misiniz?
Tissot en uygun fiyatlı markamız. Fiyatlar 150-200 YTL'den başlıyor, 1000 YTL'ye kadar çıkıyor. Tissot'nun fiyat avantajına rağmen çok teknolojik saatleri var. Maurice Lacroix ağırlıklı olarak mekanik saatler yapıyor. Fiyatları 500-20 bin YTL arasında değişiyor. TAG Heuer dünyanın en prestijli spor saat markası. Hem şık hem spor saatleri var. Fiyatlar 1000- 5 bin YTL arasında. Baume&Mercierlüks ve kısmen mücevher saatler üretiyor. Fiyatları ortalama 3-4 bin YTL civarında. Cartier'nin kalem ve çakmaklarını satışa sunuyoruz. Glashütte ve Blancpain İsviçre'nin üst düzey ve pahalı saat markaları. El işçiliği söz konusu, özel malzemeler kullanılıyor. Bu markalardan saat alan kişilere özel kadranlar yapılabiliyor, makinesinin üzerine isim yazdırılabiliyor. Fiyatları 4-20 bin YTL arasında değişiyor.
Şimdiye kadar hep toptancılık yaparken kısa süre önce ilk mağazanızı açtınız.
Yedi-sekiz ay konsept üzerinde çalıştık. Mağazada saat ve çikolatayı kombine ettik. Başka yerlerde de, hatta yurtdışında da şubeler açacağız. "İnsanlar saati statü sembolü olarak görmeye başladı"
Milliyet Moda, 21.09.2006, sayfa: 6.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)